TÜRKÇEZAMANLAR - ŞİMDİKİ ZAMAN. Türkçede Şimdiki Zaman - The Present Continuous Tense in Turkish. Şimdiki Zaman / Present And Present Continuous Tenses In Turkish. Şimdiki Zaman - 100 Örnek Cümle | 100 Sentences of Present Continuous Tense in Turkish. Şimdiki Zamanın Hikâyesi -yordu - Konu Anlatımı. İngilizce İyelik Zamirleri – Possessive Pronouns ile Cümle Örnekleri. İçeriğin önceki kısımlarında İngilizce iyelik sıfatları ve zamirleri konusundan bahsedilmiştir. Konuyu daha belirgin kılmak adına, İngilizce iyelik zamirleri ile ilgili cümleler aşağıda örnek olarak mevcuttur. İngilizcedeki –Wh questions soru kalıpları ile oluşturulan bu cümleler Türkçede yer alan “Kim, kiminle, nerede?” gibi soruların karşılığı olarak tanımlanabilir. Soru zarflı cümle kurmak için What, When, Who, Where, Why, How soru kelimelerinden birini başa getirdikten sonra Future Continuous Tense soru cümlesi kuralları İngilizcedilbilgisinde bunlara " iyelik sıfatları " denir, yani " possessive adjectives". Bir ismin önlerine geldiğinde, bu ismin kime ait olduğunu açıklamış olurlar. İsimlerde sahiplik bu yapı ile ifade edilir. This is my phone. His car is red. Her present is ready. The dog likes its toy. Our house is on Gül street. Your shirt is 2017-2018 6. Sınıf İngilizce 1. Dönem 2. Yazılı Soruları Test + Klasik 1 1; 9. Sınıf İngilizce 29 A1.1 Konuları Genel Tekrar Testi Soruları 1 2; 6. sınıf çalışma kağıdı _ winter worksheet_ilk 5 ünite 3 cash. Subject pronoun I you he she it we you they I am a teacher. Ben bir öğretmenim. I live in Paris. Ben pariste yaşarım. You are learner. Sen öğrenicisin. You speak english fluently. Sen İngilizceyi akıcı konuşursun. He is Burak. O, Burak. He is a mechanical engineer. The Simple Present Tense Basit Geniş Zaman He - She - It 2 The Simple Present Tense Basit Geniş Zaman 1 bölümünde I, you, we, they özneleri ile kurulan olumlu düz cümle, olumsuz düz cümle ve soru yapılarını görmüştük Bu bölümde ise, - üçüncü tekil kişi zamirleri olan - he, she ve it özneleri ile başlayan cümleleri öğreneceğiz. Örnekleri gets up late on Saturdays. Robert, cumartesi günleri geç kalkar.Your brother is a teacher. He works at a secondary school.Senin erkek kardeşin bir öğretmendir. O, orta okulda çalışır.Sue speaks English, but her cousin speaks German.Sue İngilizce konuşur, fakat onun kuzeni Almanca konuşur.April has thirty days. Nisan ayıda otuz gün vardır.Ali takes a cheese sandwich for lunch every day.Ali, her gün öğle yemeği için bir peynirli sandviç alır.My sister always goes running every day.Benim kız kardeşim hergün koşmaya gider.He usually puts out the rubbish on Fridays.O, genellikle cuma günleri çöpleri dışarıya çıkarır.My mother asks my father to do the shopping at weekends.Annem, babamdan hafta sonlarında alış veriş yapmasını ister.Her brother plays the drum in the school band.Onun erkek kardeşi, okul bandosunda davul çalar.My teacher never gives us a lot of homework every day.Öğretmenim, bize her gün asla pek çok ev ödevi vermez.Your cousin sometimes goes abroad for his holiday.Senin kuzenin bazen tatil için yurd dışına gider.She likes classical music and she always goes to the concerts.O, klasik müziği sever ve daima konserlere gider.Your grandpa usually sits here. Büyük baban genellikle burada oturur.He always puts some money in the bank each month.O, her ay daima bankaya biraz para koyar yatırır.She sends e-mails to her friends. O, arkadaşlarına elektronik postalar gönderir.Your little brother often cleans his room. Küçük erkek kardeşin sık sık odasını temizler.He gets to the university by his car.O, arabası ile üniversiteye gider.Sally usually mixes water, sugar and lemon juice to make lemonade.Sally, limonada yaparken, genellikle su, şeker ve limon suyunu karıştırır.He works as a waiter in a restaurant.O, bir lokantada garson olarak çalışır.My brother wants to register for the music club.Erkek kardeşim, müzik kulübüne kayıt yaptırmak istiyor.Geniş zaman kipiyle kurulmuş, öznesi üçüncü tekil kişi he, she, it olan olumlu bir cümlenin fiili sonuna – s, - es, - ies eklerinden birisini alır. 1 Fiillerin çoğunun sonuna – s eklenir. Örnekleri dikkatle wants to have an enjoyable job. Hans, keyifli bir işe sahip olmak ister.Richard always visits his grandparents every weekend.Richard, daima her hafta sonu büyük babasını ve büyük annesini ziyaret eder.Henry usually arranges people's holidays and journeys.Henry, genellikle insanların tatillerini ve gezilerini düzenler.My father always invites his friends once a month.Babam, daima arkadaşlarını ayda bir defa davet eder.Suna often chats on the Net. Suna, internette sık sık sohbet eder.A fireman always puts out fires. İtfaiyeci, daima yangını söndürür.Mary dislikes fizzy drinks. Mary, gazlı içecekleri sevmez.My mother usually peels potatoes before making potato salad.Annem, patates salatası yapmadan önce, genellikle patatesleri soyar.Her mother never puts sugar in her tea. Annesi, çayına asla şeker koymaz.Water always boils at 100 centigrade. Su, daima yüz derece santigratta kaynar.2 Son hecesi – ch, - sh, - ss veya – x ile biten fiillerin sonuna – es eki always brushes her hair twice a day. O, daima günde iki defa saçlarını tarar.Your uncle always washes his car every Saturday. Amcan, daima her cumartesi otomobilini yıkar.Your father teaches Maths at that school. Baban, şu okulda matematik öğretir.She always brushes her teeth three times a day.O, daima günde üç defa dişlerini fırçalar.Sally usually mixes water, sugar and lemon juice to make lemonade.Sally, limonada yaparken, genellikle su, şeker ve limon suyunu karıştırır.She teaches Art at school and she likes her job very much.O, okulda sanat öğretir ve işini çok fazla sever.Suna never misses a lesson at school.Suna, okulda bir ders bile kaçırmaz.A mechanic always fixes cars and buses. Tamirci, daima otomobilleri ve otobüsleri onarır.Rose watches television in the afternoons.Rose, öğleden sonra televizyon seyreder.Your mother kisses you before going to school every day.Annen, her gün okula gitmeden önce seni öper.3 Sonu – o ile biten go ve do fiileri de – es eki always does gymnastics every day. Suna, her gün daima jimnastik yapar.My sister never does the housework. Kız kardeşim asla ev işi yapmaz.Mr. Yellow always goes on a holiday once a year. Bay Yellow, daima yılda bir defa tatile gider.Hans does his homework regularly. Hans, ödevlerini düzenli olarak yapar.Mary usually goes to her school on foot. Mary, genellikle okuluna yürüyerek gider.He never goes on planes. O, asla uçakla gitmez.4 Son iki harfi sessiz, son harfi – y olan fiilde bu harf kalkar ve yerine – ies eki studies English in the mornings. O, sabahları İngilizce çalışır.She studies fashion design. O, moda tasarımı eğitimi yapıyor.Your mother often flies from one city to another.Annen, sık sık bir şehirden ötekisine uçar.Hakan tries to wear his new shoes. Hakan, yeni ayakkabılarını giymeyi değiniyor.My sister always tidies her room every week. Kız kardeşim daima her hafta odasını terleyip toparlar.She always cries for you. O, daima senin için ağlar.5 Have fiili has olarak değişir. Örnekleri has dinner at eight o'clock at home every day. O, her gün saat sekizde evde akşam yemeğini yer.Your sister has piano lessons at her school. Kız kardeşinin okulunda piyano dersleri var.Robert always has a look at his lessons before he goes to bed. Robert, daima yatağa gitmeden önce, derslerini bir göz atar.Sally usually has a walk in the park every morning. Sally, genellikle her sabah parkta yürür yürüyüşe çıkar.Hakan has a room at the university. Hakan, üniversitede bir odaya sahip.Cümle; do veya does yardımcı fiillerinden birisi ile başlıyorsa, soru halindedir. Yardımcı fiiller şu özneler ile kullanılırlar Does – he, she, it; do – I, you, we, you, they … Main verb asıl fiil birinci halde presentdır. Soru cümlesinde fiil yalın haldedir. Örnekleri your father water the garden? Baban, bahçeyi sular mı?Does your aunt iron your clothes every week? Halan, her hafta senin giysilerini ütüler mi?Does Sally always swim with her boyfriend every Sunday? Sally, daima her pazar erkek arkadaşı ile yüzer mi?Does your father have fish every Friday? Baban her cuma balık yer mi?Does your cousin go abroad for his holiday? Kuzenin tatili için yurd dışına çıkar mı?Cümle doesn't ile olumsuz yapılır. Main verb asıl fiil yalın doesn't like doing outdoor sports. Betty, açık hava sporları yapmayı sevmez.My grandma doesn't have a healthy life style. Büyük annemin sağlıklı bir hayat biçimi yok.He doesn't do his homework regularly. O, ev ödevlerini düzenli olarak yapmaz.Your father doesn't eat his meals late. Baban, yemeklerini geç yemez.Your uncle doesn't work on Saturdays and Sundays. Amcan, cumartesi ve pazar günleri çalışmaz.Bu metnin her türlü yayın hakkı A. Hikmet İnce'ye aittir. Hiçbir şekilde alıntı yapılamaz ve başka bir yayında kullanılamaz. Aksi davranışta bulunanlar hakkında, hukuk büromuz her türlü yasal işlemi uygulayacaktır. Üçüncü kişilere duyurulur ... Bu İngilizce konu anlatımı 29,136 kez okundu. Bir fiil, fiilimsi, sıfat veya başka bir zarfın anlamını yer, zaman, durum ve miktar bakımından niteleyen yapılara zarf denmektedir. İngilizce zarflarda da durum elbette aynı şekilde. Adverbs of frequency, yani sıklık zarfları, bir fiil, fiilimsi, sıfat veya başka bir zarfın anlamını miktar bakımından niteleyen yapılardır. İngilizce zarflar ile ilgili detaylı bilgi almak isterseniz İngilizce Zarfların Önemi Nedir?’ başlıklı yazımızı inceleyebilir, sıklık zarfları ile ilgili detaylı bilgi almak isterseniz de bu yazımızı okumaya devam sıklık zarfları aşağıdaki gibidirAlways Her zaman, hepUsually Genellikle, çoğunluklaGenerally Genelde, çoğunluklaOften Sık sık, çoğu kezSometimes Bazen, ara sıra, kimi kezOccasionally Ara sıra, sık görülmeyenSeldom Nadiren, seyrek, belki de hiçRarely Nadiren, ender olarakHardly ever Hemen hemen hiç, neredeyse hiçNever Hiç, asla, katiyenListede gördüğünüz sıklık zarfları, yazının devamında detaylıca incelenecektir. Hazırsanız hemen başlayalım!Sıklık zarfları, adından da rahatça anlaşılabileceği gibi, şeylerin ne sıklıkta olduğunu ifade etmek amacı ile kullanılmaktadır. Bu yazımızda sizler için on sıklık zarfını özetledik. Listede görmüş olduğunuz sıklık zarflarına bir de yakından Always Anlamı ve İngilizce Cümle ÖrnekleriAlways sıklık zarfı her zaman, hep’ anlamında kullanılmaktadır. Diğer sıklık zarfları gibi always de fiilden önce, yardımcı fiillerden, yani have, will, can, must gibi yapılar, sonra ve to be fiilinden ise, yani am, is, are, was, were gibi, sonra gelir. Soru cümlesi kurarken ise, diğer sıklık zarflarında olduğu gibi, genellikle özneden sonra ile ilgili İngilizce cümle örneklerini beraber inceleyelim;Your girlfriend always laughs in a very loud voice. Kız arkadaşın her zaman yüksek bir sesle gülüyor.He always eats three bananas in the morning. Weird, right? O her zaman sabahları üç muz yer. Garip, öyle değil mi?She is not the kind of person who always tidies her room. She is really messy. O her zaman odasını temizleyen tipte insanlardan değil. O gerçekten dağınık.They always have a meeting before getting started to work. Onlar işe başlamadan önce her zaman bir toplantı yaparlar.It is important to always let your children do what they want to. That is how a peaceful soul grows. Çocuklarınıza her zaman yapmak istediklerini yapmalarına izin verin. Huzurlu bir ruhun gelişme yolu budur.Everybody knows that, my father always keeps his word. Herkes bilir ki, benim babam her zaman sözünü tutar.Maybe you should always carry a napkin with you in case of emergency. Belki de acil durumlar için yanında her zaman bir peçete taşımalısın.I ran ten kilometers in the morning as I always did. Sabah her zaman yaptığım gibi on kilometre koştum.It is a known fact that your best friend’s advice has always been very helpful. En iyi arkadaşının tavsiyesinin her zaman faydalı olduğu bilinen bir gerçektir.He always calls his mother before he takes an exam. O bir sınava girmeden önce her zaman annesini arar.2. Usually Anlamı ve İngilizce Cümle ÖrnekleriUsually sıklık zarfı genellikle, çoğunlukla’ anlamında kullanılmaktadır. Diğer sıklık zarfları gibi usually de fiilden önce, yardımcı fiillerden, yani have, will, can, must gibi yapılar, sonra ve to be fiilinden ise, yani am, is, are, was, were gibi, sonra gelir. Soru cümlesi kurarken ise, diğer sıklık zarflarında olduğu gibi, genellikle özneden sonra ile ilgili İngilizce cümle örneklerini beraber inceleyelim;Once the Tv show starts, usually around quarter past six, I come to the office to see my girlfriend. Televizyon programı başlar başlamaz, genellikle altıyı çeyrek geçe, ofise kız arkadaşımı görmeye gelirim.The process usually take longer than we expect. Süreç genellikle beklediğimizden daha uzun sürer.Teachers do not usually eat around here. They eat in the cafeteria. Öğretmenler genellikle bu çevrede yemek yemezler. Onlar kafeteryada yemek yer.People usually drink black coffee before they run. Because it affects burning fat in a positive way. İnsanlar genellikle koşuya çıkmadan önce sade kahve içerler. Çünkü bu yağ yakımını olumlu yönde etkiler.I usually find it very easy to break the ice when I meet someone. I can say that I am an extrovert. İnsanlarla tanıştığımda aradaki buzu kırmanın oldukça kolay olduğunu düşünüyorum. Dışar dönük biriyim diyebilirim.May I ask, what do you usually have for dinner? Akşam yemeğinde genellikle ne yediğinizi sorabilir miyim?There is a belief that Germans usually drink beer. And guess what, it is true! Almanların genellikle bira içtiğine dair bir düşünce var. Ve bu düşünce doğru!What should I wear to work on my first day? What do people usually wear? İşin ilk gününde ne giymeliyim? İnsanlar genellikle neler giyiyor?Everybody agreed with the idea that the person who works hardest on the project is usually selected. Herkes, proje üzerine en çok çalışan kişinin seçileceği fikrine katılıyordur.Parents usually have faith in their children. Ebeveynlerin genellikle çocuklarına inancı vardır.3. Generally Anlamı ve İngilizce Cümle ÖrnekleriGenerally sıklık zarfı genelde, çoğunlukla’ anlamında kullanılmaktadır. Diğer sıklık zarfları gibi generally de fiilden önce, yardımcı fiillerden, yani have, will, can, must gibi yapılar, sonra ve to be fiilinden ise, yani am, is, are, was, were gibi, sonra gelir. Soru cümlesi kurarken ise, diğer sıklık zarflarında olduğu gibi, genellikle özneden sonra ile ilgili İngilizce cümle örneklerini beraber inceleyelim;Careful people generally do not make mistakes. Dikkatli insanlar genellikle hata yapmazlar.Generally speaking, Italians like pizza. You are surprised, right?! Genel olarak konuşuyorum, İtalyanlar pizza sever. Şaşırdınız değil mi?!I do not want to sound sexist but, generally women can run faster than men can. Cinsiyetçi gibi görünmek / duyulmak istemem ama, genellikle kadınlar erkeklerden daha hızlı koşabiliyor.They generally are good at making hamburgers, but nowadays their hamburgers really taste badly. Genellikle hamburger yapma işinde iyiler, ama bugünlerde hamburgerlerinin tadı gerçekten kötü.I generally open my window and go wash my face first thing in the mornings. Sabahları genellikle ilk iş olarak penceremi açar, gidip yüzümü yıkarım.I generally brush my teeth after the last meal, because it becomes harder when I leave that job later. Genellikle dişlerimi son yemekten sonra fırçalarım, çünkü daha sonraya bıraktığımda işler daha da zorlaşıyor benim için.Tea is not my first choice, so I generally prefer to drink coffee. Çay benim ilk tercihim değil, bu sebeple genellikle kahve içmeyi tercih ederim.On my way to the office each morning , I generally see many birds and squirrels. Her sabah ofise giden yolda, genellikle kuş ve sincaplar görüyorum.İlayda generally takes the train to the school. İlayda genellikle okula trenle gider.Me and my best friend usually go for a run to the forest on the weekends. Ben ve en yakın arkadaşım, hafta sonları genellikle ormana koşuya gideriz.4. Often Anlamı ve İngilizce Cümle ÖrnekleriOften sıklık zarfı sık sık’ anlamında kullanılmaktadır. Diğer sıklık zarfları gibi often da fiilden önce, yardımcı fiillerden, yani have, will, can, must gibi yapılar, sonra ve to be fiilinden ise, yani am, is, are, was, were gibi, sonra gelir. Soru cümlesi kurarken ise, diğer sıklık zarflarında olduğu gibi, genellikle özneden sonra ile ilgili İngilizce cümle örneklerini beraber inceleyelim;They often eat outside. Onlar sık sık dışarıda yemek yer.The little girl is often absent from the course. Küçük kız, kursa sık sık devamsızlık yapıyor.We meet with our parents so often. My wife wants to see them at least once in a month. Ebevenylerimizle sık sık buluşuyoruz. Eşim onları en azından ayda bir görmek istiyor.She often talks to him after the break up. I am not sure if this is a good thing or not. Ayrılıktan sonra onunla sık sık konuşuyor. Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi emin değilim.Maybe we do not see each other very often, but I know that he loves me and he is my best friend. Belki birbirimizi çok sık görmüyoruz, ama ben onun beni sevdiğini ve benim en yakın arkadaşım olduğunu biliyorum.Do you often come to this neighbourhood? Bu mahalleye sık sık gelir misin?Some might think that it is not so normal but she tidies up the house very often. Bazıları bunun pek de normal olmadığını düşünebilir ama, o evi pek sık temizliyor.Do they often review books in the book club, or is it just another way to meet and gossip for those women? Kitap kulübünde sık sık kitap inceliyorlar mı, yoksa bu kulüp o hanımlar için buluşup dedikodu yapmanın başka bir yolu mu?Do you know how often I should feed my fish? Balıklarımı ne sıklıkla beslemem gerektiğini biliyor musun?You should not regret the decisions you make this often. Verdiğin kararlardan bu kadar sık pişman olmamalısın.5. Sometimes Anlamı ve İngilizce Cümle ÖrnekleriSometimes sıklık zarfı bazen’ anlamında kullanılmaktadır. Diğer sıklık zarfları gibi sometimes da fiilden önce, yardımcı fiillerden, yani have, will, can, must gibi yapılar, sonra ve to be fiilinden ise, yani am, is, are, was, were gibi, sonra gelir. Soru cümlesi kurarken ise, diğer sıklık zarflarında olduğu gibi, genellikle özneden sonra ile ilgili İngilizce cümle örneklerini beraber inceleyelim;Making illogical decisions is sometimes normal. Mantıksız kararlar vermek bazen normaldir.Babies are sometimes tempted to cry more than they should. It is really a hard thing to be a mother! Bebekler bazen ağlamaları gerekenden çok daha fazla ağlıyor. Anne olmak gerçekten zor bir şey!I sometimes think how things would be if we were still together. Bazen hala beraber olsaydık işler nasıl olurdu diye düşünüyorum.Ricky Gervais sometimes opens live videos on Instagram. Ricky Gervais bazen Instagram’da canlı yayın açıyor.Sometimes I wonder how it would be living in a farm with all the animals. Bazen bir çiftlikte, tüm hayvanlarla beraber yaşamanın nasıl olabileceğini merak ediyorum.One problem doctors face is that sometimes the patients are not so respectful to them. Doktorların karşılaştığı bir sorun, hastaların bazen onlara saygılı davranmamasıdır.My business partner sometimes speaks too slow. This makes me angry. İş ortağım bazen çok yavaş konuşuyor. Bu beni sinirlendiriyor.Sometimes you are not so angry. I love you when that time comes. Bazen o kadar da sinirli olmuyorsun. O anlarda seni seviyorum.Fear of the dark sometimes makes people closer. Karanlık korkusu bazen insanları yakınlaştırır.6. Occasionally Anlamı ve İngilizce Cümle ÖrnekleriOccasionally sıklık zarfı ara sıra, sık görülmeyen’ anlamında kullanılmaktadır. Diğer sıklık zarfları gibi occasionally de fiilden önce, yardımcı fiillerden, yani have, will, can, must gibi yapılar, sonra ve to be fiilinden ise, yani am, is, are, was, were gibi, sonra gelir. Soru cümlesi kurarken ise, diğer sıklık zarflarında olduğu gibi, genellikle özneden sonra ile ilgili İngilizce cümle örneklerini beraber inceleyelim;We occasionally try to call her. Ara sıra onu aramaya çalışıyoruz.He occasionally worries himself that she is going to leave her. But he knows that it is nonsense. Ara sıra, onu terk edeceğinden endişeleniyor. Ama o da bunun saçmalık olduğunu biliyor.Our teacher occasionally makes some mistakes in the class. Öğretmenimiz derste ara sıra hatalar yapıyor.Occasionally thinking about the future and making plans is a good thing for your mental health. Ara sıra geleceği düşünüp planlar yapmak, akıl sağlığınız için iyi bir şeydir.Me and my girlfriend occasionally re-watch the movie Amelie’. We really like that one. Kız arkadaşım ile beraber ara sıra Amelie’ filmini tekrar izliyoruz. Gerçekten sevdiğimiz bir film.Even in those days, I occasionally think I do not want to see you again. But in the end, I just realised that a life without you is not worth living. O günlerde bile ara sıra seni bir daha görmek istemediğimi düşünürdüm. Ama sonunda, sensiz bir hayatın yaşamaya değer olmadığını fark ettim.We occasionally watch romantic comedy movies. Ara sıra romantik komedi filmleri izleriz.The little boy occasionally reads adventure novels. Küçük oğlan, ara sıra macera romanları okur.You should not mind calling her occasionally. She is your mother. Ara sıra onu aramak seni rahatsız etmemeli. O senin annen.I know it sounds weird but we run into each other occasionally. Garip durduğunun / kulağa garip geldiğinin farkındayım ama onunla ara sıra karşılaşıyoruz.This problem happens occasionally. Do not feel guilty about it. Bu problem ara sıra oluyor. Kendinizi suçlu hissetmeyin.7. Seldom Anlamı ve İngilizce Cümle ÖrnekleriSeldom sıklık zarfı nadiren, seyrek, belki de hiç’ anlamlarında kullanılmaktadır. Diğer sıklık zarfları gibi seldom da fiilden önce, yardımcı fiillerden, yani have, will, can, must gibi yapılar, sonra ve to be fiilinden ise, yani am, is, are, was, were gibi, sonra gelir. Soru cümlesi kurarken ise, diğer sıklık zarflarında olduğu gibi, genellikle özneden sonra ile ilgili İngilizce cümle örneklerini beraber inceleyelim;Teachers can seldom get to the core of what happened to their children. Öğretmenler, öğrencilerine ne olduğunun temeline nadiren inebilir.I seldom talk to a girl like her; she is the love of my life. Nadiren onun gibi bir kızla konuşurum; o benim hayatımın aşkı.It seldom rains in this part of the city. Şehrin bu kısmında nadiren yağmur yağar.People should seldom eat dairy products. It is not that healthy contrary to popular myth. İnsanlar süt ürünlerini nadiren tüketmeli. Süt ürünleri bilinenin aksine o kadar da sağlıklı değil.We used to go out for a run to the forest almost every day with my boyfriend, but now we seldom, if we ever go out. Erkek arkadaşım ve ben hemen hemen her gün koşu için dışarı çıkar, ormana giderdik, fakat şimdi nadiren gidiyoruz, o da kırk yılda bir dışarı çıkarsak.She seldom sang a song, but now, she is so happy that she sings almost everyday. O eskiden nadiren şarkı söylerdi, ama şimdi o kadar mutlu ki, neredeyse her gün şarkı söylüyor.I seldom recognize him since he gained more than half his weight. Onu zar zor hatırlıyorum, çünkü kendi ağırlığının yarısı kadar daha kilo almış.We seldom meet outside with them. They generally come to our house to hang out. Onlarla dışarıda nadiren buluşuyoruz. Genelde takılmak için bizim eve geliyorlar.It is a good thing for her that she seldom smokes. Nadiren sigara içiyor olması onun için iyi bir şey.She seldom uses her bike, maybe you can borrow it for next week. O bisikletini nadiren kullanıyor, belki önümüzdeki hafta için bisikletini ondan ödünç alabilirsin.8. Rarely Anlamı ve İngilizce Cümle ÖrnekleriRarely sıklık zarfı nadiren, ender olarak’ anlamında kullanılmaktadır. Diğer sıklık zarfları gibi rarely de fiilden önce, yardımcı fiillerden, yani have, will, can, must gibi yapılar, sonra ve to be fiilinden ise, yani am, is, are, was, were gibi, sonra gelir. Soru cümlesi kurarken ise, diğer sıklık zarflarında olduğu gibi, genellikle özneden sonra ile ilgili İngilizce cümle örneklerini beraber inceleyelim;I rarely, if ever, prefer to go out on Mondays. Ben nadiren, kırk yılda bir, pazartesi günleri dışarı çıkarım.I used to go to theaters quite often, but now I rarely go. Eskiden tiyatroya oldukça sık giderdim, şimdi nadiren gidiyorum.We used to deliver food from that restaurant quite often, but now we rarely do. Eskiden o restorandan oldukça sık yemek sipariş ederdik, artık nadiren ediyoruz.Unfortunately, it is rarely sunny in this town. Maalesef, bu şehirde hava nadiren güneşli olur.Tarkan is rarely coming out with bad songs. Tarkan nadiren kötü şarkılarla karşımıza çıkıyor.You should be really careful in this time of the year. I rarely catch a cold but you seem to be sick if you continue to wear clothes like this. Yılın bu zamanı gerçekten dikkatli olmalısın. Ben nadiren hastalanırım ama sen bu şekilde kıyafetler giymeye devam edersen hasta olacaksın.Although he says that he missed me and wants to see me all the time, I rarely see him. Her zaman beni özlediğini ve beni görmek istediğini söylüyor olsa da, onu nadiren görüyorum.Being late to the appointments rarely may be understandable. But if you are late all the time then it is not a good impression, especially in business life. Randevulara nadiren geç gelmek anlaşılabilir, ama her zaman geç kalıyorsan bu özellikle de iş hayatında kötü bir izlenimdir.They rarely come across this kind of success. Onlar bu kadar büyük bir başarı ile nadiren rastlaşır.She rarely comes to work. Is everything alright? O, işe nadiren geliyor. Her şey yolunda mı?9. Hardly Ever Anlamı ve İngilizce Cümle ÖrnekleriHardly ever sıklık zarfı hemen hemen hiç, neredeyse hiç’ anlamında kullanılmaktadır. Diğer sıklık zarfları gibi hardly ever da fiilden önce, yardımcı fiillerden, yani have, will, can, must gibi yapılar, sonra ve to be fiilinden ise, yani am, is, are, was, were gibi, sonra gelir. Soru cümlesi kurarken ise, diğer sıklık zarflarında olduğu gibi, genellikle özneden sonra ever ile ilgili İngilizce cümle örneklerini beraber inceleyelim;You should hardly ever break a promise. Hemen hemen hiç sözünü tutmamazlık yapmamalısın.My mother and father had a really serious fight and now they hardly ever talk to each other. Annem ve babam çok ciddi bir kavga ettiler ve şimdi birbirleriyle hemen hemen hiç konuşmuyorlar.You hardly ever paint anymore. What is the problem? Artık neredeyse hiç resim yapmıyorsun. Problem nedir?I am feeling so tired that I hardly ever work on that project. O kadar yorgun hissediyorum ki, o proje üzerine neredeyse hiç çalışmıyorum.They actually hardly ever cook. Because they are both working all day. Onlar aslında neredeyse hiç yemek yapmıyor. Çünkü her ikisi de bütün gün çalışıyor.He hardly ever asks questions. I like this attitude of his. Neredeyse hiç soru sormaz. Onun bu tavrını seviyorum.Children from this area ever act their age. Bu bölgenin çocukları neredeyse hiç oldukları yaşta gibi davranmıyorlar.I can hug you hardly ever anymore and it hurts. Sana artık neredeyse hiç sarılmıyorum ve bu canımı acıtıyor.We hardly ever watch television anymore. We generally prefer Netflix. Artık neredeyse hiç televizyon izlemiyoruz. Genelde Netflix tercih ediyoruz.10. Never Anlamı ve İngilizce Cümle ÖrnekleriNever sıklık zarfı hiç, asla, katiyen’ anlamlarında kullanılmaktadır. Diğer sıklık zarfları gibi Never da fiilden önce, yardımcı fiillerden, yani have, will, can, must gibi yapılar, sonra ve to be fiilinden ise, yani am, is, are, was, were gibi, sonra gelir. Soru cümlesi kurarken ise, diğer sıklık zarflarında olduğu gibi, genellikle özneden sonra ile ilgili İngilizce cümle örneklerini beraber inceleyelim;Your family are never going to know the truth. Nobody should tell them that I am pregnant. Ailen gerçekleri asla bilmeyecek. Kimse onlara hamile olduğumu söylememeli.My little daughter has never traveled by airplane. Benim küçük kızım hiç bir uçak ile seyahat etmedi.I have never been to Berlin before. Would you like to come with me next month? Daha önce Berlin’e hiç gitmedim. Gelecek ay benimle gelmek ister misin?He must never forget that. I will be back! Şunu asla unutmamalı. Geri geleceğim!I have never played the game I have never’. Ben daha önce hiç ben hiç’ isimli oyunu oynamadım.Never hesitate to say what you feel, and never hesitate to follow your dreams! Hiçbir zaman ne hissettiğinizi söylemeye tereddüt etmeyin ve hiçbir zaman hayallerinizin peşinden gitmeye tereddüt etmeyin!I never thought you would betray me. Bana ihanet edebileceğini asla düşünmedim.Never call her again. You made her feel disappointed. Onu bir daha asla arama. Onu hayal kırıklığına uğrattın.He never wants to come to a concert with us. Bizimle bir daha asla konsere gelmek istemiyor.Remzi and Remziye can never see each other anyway. Remzi ve Remziye asla birbirlerini görmüyorlar zaten.Never say never! Asla, asla deme!İngilizce Sıklık Zarfları ile Soru Cümleleriİngilizcede sıklık zarfları ile soru cümleleri kurmak için diğer soru kalıplarını da kullanabileceğiniz gibi how often’ kalıbını da direkt sıklık ile ilgili bir cevap almak amacı ile kullanabilirsiniz. Konu ile ilgili karışık soru cümlesi örneklerini beraber inceleyelim;Question / Soru How often do you go to the hairdresser? Ne sıklıkla kuaföre gidersin?Answer / Cevap I seldom go to the hairdresser. Kuaföre nadiren giderim.Question / Soru How often does he eat red meat? O ne sıklıkla kırmızı et yer?Answer / Cevap He always has red meat every weekend. O her hafta sonu daima kırmızı et yer.Yukarıda da belirttiğimiz gibi how often’ kalıbı dışında, istediğiniz soru kalıbını kullanmanız mümkün;Does Jane usually drive to school? Jane genelde okula araba ile mi gider?Do they generally go to church on Sundays? Kiliseye genellikle pazar günleri mi giderler?Do they often send you a gift card for your birthdays like this one? Sana doğum günlerin için bu şekilde hediye çeklerini sık mı gönderirler?Does Melikşah always behave this rude to people? Melikşah insanlara her zaman böyle kaba mı davranır?Does she sometimes shout at you? O sana bazı zamanlar bağırıyor mu? I —> myself You —> yourself He —> himself She —> herself It —> itself We —> ourselves You —> yourselves They —> themselves I drive car by myself. Arabayı kendi başıma sürerim. I went to Australia myself. Kendi başıma Avustralyaya gittim. You are angry with yourself. Kendi kendine kızgınsın. You were singing song yourself. Kendi kendine şarkı söylüyordun. He watered the garden himself. Kendi kendisine bahçeyi suladı. He was out until late hours himself. Kendi kendisine geç saatlere kadar dışarıda kaldı. She sew the dress herself. Kendi kendisine elbise dikti. She made her hair herself. Kendi kendisine saçını yaptı. The cat bit itself. Kedi kendi kendisini ısırdı. The baby cry itself. Bebek kendi kendine ağlar. We enjoy ourselves. Kendi kendimize eğleniyoruz. We stayed home ourselves. Kendi kendimize evde kaldık. Enjoy yourselves at home. Kendinizi evinizde gibi hissedin. Do you like going out yourselves? Kendi başınıza dışarı çıkmayı severmisiniz? They cut the trees themselves. Onlar ağaçları kendileri kesti. They saved the baby themselves. Onlar bebeği kendileri kurtardı.

he she it ile ilgili cümleler