MeRYeMSüReSi: 1/11 BismillahirRahmanirRahim 1. Kef ha ya ayn sad 2. Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya 3. İz nada rabbehu nidaen hafiyya 4. Kale rabbi innı vehenel azmü minnı veştealer
1.Kef ha ya ayn sad . 2.Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya . 3.İz nada rabbehu nidaen hafiyya . 4.Kale rabbi innı vehenel azmü minnı veştealer ra'sü şeybev
01 - Kaf, Ha,Ya, Ayn, Sad. Bunlar bildiğiniz gibi heca harfleri, yani alfabe harfleri, elif, ba harfleri. Huruf-u Mukatta diye bilinen ve isimlendirilen bu harflerin anlamı ya da işlevi üzerinde bir çok yorum yapıldığını, daha önce yeri geldikçe defaatle söylemiştim.
51. Hani bir zamanlar Musa’ya kırk gecelik vaad verdik de sonra siz onun arkasından buzağıyı put edindiniz ve o halinizle zalimler idiniz. 52. Sonra yine de sizi affettik, artık şükretmeniz gerekiyordu. 53. Ve hani bir zamanlar Musa’ya o kitabı ve furkanı verdik, gerekirdi ki, doğru yolda gidesiniz. 54.
Kefha ya ayn sad 2. Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya 3. İz nada rabbehu nidaen hafiyya 4. Kale rabbi innı vehenel azmü minnı veştealer ra'sü şeybev ve lem eküm bi düaike rabbi şekıyya 5. Ve innı hıftül mevaliye miv veraı ve kanetimraetı akıran feheb lı mil ledünke veliyya 6.
cash. Hz. İsa'nın doğumu hakkında bilgiler veren Meryem Suresi, Hz. Meryem ve oğlu Hz. İsa'ya atılan iftiralardan da bahsederek bu iftiraları reddeder. Hz. İsa'nın yanı sıra Zekeriya, Yahya, İbrahim, Musa, Harun gibi başka peygamberlerin hayatlarına da değinilen surenin ana teması tevhit inancıdır. Surede bu tema etrafında zaman zaman peygamber kıssaları, zaman zaman ise kıyamete dair haberler konu edilir. İşte Meryem Suresi meali, Türkçe okunuşu ve açıklaması, faziletleri gibi hususlarda sizler için derlediğimiz detaylar... Meryem Suresi Arapça Okunuşu Kur'an-ı Kerim'in uzun kabul edilebilecek surelerinden biri olan Meryem Suresi okunuşu itibarı ile ahenkli ve ölçülü bir yapı arz eder. Meryem Suresi okunuşunu sizlere Latin harfleriyle aktarıyoruz. Ayrıca internet üzerinden bulabileceğiniz bir kıraat örneği ile harflerin doğru telaffuzunu öğrenebilirsiniz. Örneğin YouTube'a, Abdussamed Meryem Suresi yazarak eşsiz bir tilavet örneğine erişmeniz mümkündür. Kef ha ya ayn sad Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya İz nada rabbehu nidaen hafiyya Kale rabbi innı vehenel azmü minnı veştealer ra'sü şeybev ve lem eküm bi düaike rabbi şekıyya Ve innı hıftül mevaliye miv veraı ve kanetimraetı akıran feheb lı mil ledünke veliyya Yerisüni ve yerisü min ali ya'kube vec'alhü rabbi radıyya Ya zekeriyya inna nübeşşiruke bi ğulaminismühu yahya lem nec'al lehu min kablü semiyya Kale rabbi enna yekunü lı ğulamüv ve kanetimraeti akırav ve kad belağtü minel kiberi ıtiyya Kale kezalik kale rabbüke hüve aleyye heyyinüv ve kad halaktüke min kablü ve lem tekü şey'a Kale rabbic'al lı ayeh kale ayetüke ella tükellimen nase selase leyalin seviyya Fe harace ala kavmihı minel mıhrabi fe evha ileyhim en sebbihu bükratev ve aşiyya Ya yahya huzil kitabe bi kuvveh ve ateynahül hukme abiyya Ve hananem mil ledünna ve zekah ve kane tekıyya Ve berram bi valideyhi ve lem yekün cebbaran asıyya Ve selamün aleyhi yevme vülide ve yevme yemutü ve yevme yüb'asü hayya Vezkür fil kitabi meryem izintebezet min ehliha mekanen şerkıyya Fettehazet min dunihim hıcaben fe erselna ileyha ruhana fe temessele leha beşaren seviyya Kalet innı euzü bir rahmani minke in künte tekıyya Kale innema ene rasulü rabbiki li ehebe leki ğulamen zekiyya Kalet enna yekunü li ğulamüv ve lem yemsesnı beşeruv ve lem ekü beğıyya Kale kezalik kale rabbüki hüve aleyye heyyin ve li nec'alehu ayetel linnasi ve rahmetem minna ve kane emram makdıyya Fe hamelethü fentebezet bihı mekanen kasıyya Fe mehadu ila ciz'ın nahleh kaletya leytenı mittü kable haza ve küntü nesyem mensiyya Fe nadaha min tahtiha ella tahzenı kad ceale rabbüki tahteki seriyya Ve hüzzı ileyki bi ciz'ın nahleti tüsakıt aleyki rutaben ceniyya Fe külı veşrabı ve karrı ayna fe imma terayinne minel beşeri ehaden fe kulı innı nezertü lir rahmani savmen fe len ükellimel yevme insiyya Fe etet bihı kavmeha tahmilüh kalu ya meryemü le kad ci'ti şey'en feryya Ya uhte harune ma kane ebukimrae sev'iv ve ma kanet ümmüki beğıyya Fe eşarat ileyhi kalu keyfe nükelimü men kane fil mehdi sabiyya Kale innı ataniyel kitabe ve cealenı nebiyya Ve cealenı mübaraken eyne ma küntü ve evsanı bis salati vez zekati ma dümtü hayya Ve berram bi validetı ve lem yec'alnı cebbaran şekıyya Vesselamü aleyye yevme vülidtü ve yevme emutü ve yevme üb'asü hayya Zalike ıysebnü meryem kavlel hakkıllezı fıhi yemterun Ma kane lillahi ey yettehıze miv veledin sübhaneh iza kada emran fe innema yekulü lehu küm fe yekun Ve innellahe rabbı ve rabbüküm fa'büduh haza sıratum müstekıym Fahtelefel ahzabü mim beynihim fe veylül lillezıne keferu mim meşhedi yevmin azıym Esmı'bihim ve ebsır yevme ye'tunena lakiniz zalimunel yevme fı dalalim mübın Ve enzirhüm yevmel hasrati iz kudıyel emr ve hüm fı ğafletiv ve hüm la yü'minun İnna nahnü nerisül erda ve men aleyha ve ileyna yürceun Vezkür fil kitabi ibrahım innehu kane sıddıkan nebiyya İz kale li ebıhi ya ebeti lime ta'büdü ma la yesmeu ve la yübsıru ve la yuğnı anke şey'a Ya ebeti innı kad caenı minel ılmi ma lem ye'tike fettebı'nı ehdike sıratan seviyya Ya ebeti la ta'büdiş şeytan inneş şeytane kane lir rahmani asıyya Ya ebeti ninı ehafü ey yemesseke azabüm miner rahmani fe tekune liş şeytani veliyya Kale erağıbün ente an alihetı ya ibrahım leil lem tentehi le ercümenneke vehcürnı meliyya Kale selamün aleyk se estağfiru leke rabbı innehu kane bı hafiyya Ve a'tezilüküm ve ma ted'une min dunillahi ve ed'u rabbı asa ella ekune bi düai rabbı şekıyya Felemma'tezelehüm ve ma ya'büdune min dunillahi vehebna lehu ishaka ve ya'kub ve küllen cealna nebiyya Ve vehebna lehüm mir rahmetina ve cealna lehüm lisane sıdkın aliyya Vezkür fil kitabi musa innehu kane muhlesav ve kane rasulen nebiyya Ve nadeynahü min canibit turil eymeni ve karrabnahü neciyya Ve vehebna lehu mir rahmetina ehahü harune nebiyya Vezkür fil kitabi ismaıyle innehu kane sadikal va'di ve kane rasulen nebiyya Ve kane ye'müru ehlehu bis salati vez zekati ve kane ınde rabbihı merdıyya Vezkür fil kitabi idrıse innehu kane sıddıkan nebiyya Ve rafa'nahü mekanen aliyya Ülaikellezıne en'amellahü aleyhim minen nebiyyıne min zürriyyeti ademe ve mimmen hamelna mea nuhıv ve min zürriyyeti ibrahıme ve israıle ve mimmen hedeyna vectebeyna iza tütla aleyhim ayatür rahmani harru süccedev ve bükiyya Fe halefe mim ba'dihim halfün edaus salate yettebeuş şehevati fe sevfe yelkavne ğayya İlla men tabe ve amene ve amile salihan fe ülaike yedhulunel cennete ve la yuzlemune şey'a Cennati adninilletı veader rahmanü ıbadehu bil ğayb innehu kane va'dühu me'tiyya La yesmeune fıha bükratev ve aşiyya Tilkel cennetülletı nurisü min ıbadina men kane tekıyya Ve ma netezzelü illa bi emri rabbik lehu ma beyne eydına ve ma halfena ve ma beyne zalik ve ma kane rabbüke nesiyya 58. Ayet secde ayetidir. Rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma fa'büdhü vastabir li ıbadetih hel ta'lemü lehu semiyya Ve yekulül insanü e iza ma mittü le sevfe uhracü hayya E ve la yezkürul insanü enna halaknahü min kablü ve lem yekü şey'a Fe ve rabbike le nahşürannehüm veş şeyatıyne sümme le nuhdırannehüm havle cehenneme cisiyya Sümme lenenzianne min külli şıatin eyyühüm eşeddü aler rahmani ıtiyya Sümme le nahnü a'lemü billezıne hüm evla biha sıliyya Ve im minküm illa varidüha kane ala kabbike hatmem makdıyya Sümme nüneccillezınet tekav ve nezeruz zalimıne fıha cisiyya Ve iza tütla aleyhim ayatüna beyyinatin kalellezıne keferu lillizıne amenu eyyül ferıkayni hayrum mekamev ve ahsenü nediyya Ve kem ehlekna kablehüm min karnin hüm ahsenü esasev ve ri'ya Kul men kane fid dalaleti felyemdüd lehür rahmanü medda hatta iza raev ma yuadune immel azabe ve immes saah fe seya'lemune men hüve şerrum mekanev ve ad'afü cünda Ve yezıdüllahüllezınehtedev hüda vel bakıyatüs salihatü hayrun ınde rabbike sevabev ve hayrum meradda E fe raeytellezı kefera bi ayatina ve kale leuteyenne malev ve veleda Ettaleal ğaybe emittehaze ınder rahmani ahda Kella senektübü ma yekulü ve nemüddü lehu minel azabi medda Ve nerisühu ma yekulü ve ye'tına ferda Vettehazu min dunillahi alihetel li yekunu lehüm ızza Kella seyekfürune bi ıbadetihim ve yekunune aleyhim dıdda E lem tera enna erselneş şeyatıyne alel kafirıne teüzzühüm ezza Fe la ta'cel aleyhim innema neuddülehüm adda Yevme nahşürul müttekıyne iler rahmani vefda Ve nesukul mücrimıne ila cehenneme virda La yemlikuneş şefaate illa menttehaze ınder rahmani ahda Ve kalittehazer rahmanü veleda Le kad ci'tüm şey'en idda Tekadüs semavatü yetefettarne minhü ve tenşekkul erdu ve tehırrul cibalü hedda En deav lirrahmani veleda Ve ma yembeğıy lir rahmani ey yettehıze veleda İn küllü men fis semavate vel erdı illa atir rahmani abda Le kad ahsahüm ve addehüm adda Ve küllühüm atıhi yevmel kıyameti ferda İnnellezıne amenu ve amilus salihati se yec'alü lehümür rahmanu vüdda Fe innema yessernahü bi lisanike li tübeşşira bihil müttekıyne ve tünzira bihı kavmel lüdda Ve kem ehlekna kablehüm min karn hel tühussü minhüm min ehadin ev temeu lehüm rikza Meryem Suresi Anlamı Meryem Suresi konusu itibarı ile tevhit inancını temel almıştır. Tevhit inancının önemini vurgulamak için surede çeşitli peygamberlerin başlarından geçenler konu edilir. Bunlar arasında üzerinde en çok durulan peygamber ise Hz. İsa'dır. Ayrıca surede kıyamete dair çeşitli bilgiler de yer almaktadır. 1 - Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd. 2 - Bu, Rabbinin, kulu Zekeriyya'ya olan rahmetini anmadır. 3 - Bir zamanlar o, Rabbine gizlice içinden yalvarmıştı. 4 - Şöyle demişti "Ey Rabbim! Şüphesiz artık öyle bir durumdayım ki benim kemiğim zayıflayıp gevşedi ve başımın saçı bembeyaz alev gibi tutuştu. Sana dua etmekle de ey Rabbim, hiçbir zaman bedbaht olmadım." 5 - "Gerçekten ben, arkamdan yerime geçecek varislerden endişedeyim. Karım da kısır bulunuyor. Onun için katından bana bir çocuk ihsan et." 6 - "Ki bana da mirasçı olsun, Yakub ailesine de mirascı olsun. Rabbim, onu sen rızana kavuştur." 7 - Allah şöyle buyurdu "Ey Zekeriyya! Şüphesiz biz sana Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bundan önce ona hiçbir adaş yapmadık." 8 - Zekeriyya "Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?" dedi. 9 - Allah yahut Cebrail ona şöyle dedi "Dediğin gibidir, fakat Rabbin buyurdu ki, bu işi yapmak bana kolaydır. Nitekim bundan önce seni yarattım. Halbuki sen hiçbir şey değildin." 10 - Zekeriyya şöyle dedi "Rabbim! Bana alâmet ver." Allah "Senin alâmetin, sapasağlam olduğun halde, üç gün, üç gece insanlarla konuşamaz hale gelmendir." buyurdu. 11 - Nihayet birgün konuşamayınca mihrabdan kavmine karşı çıktı da onlara "Sabah ve akşam Rabbinizi tesbih edin" diye işaret etti. 12 - "Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl" dedik ve daha çocukken ona hikmet verdik. 13 - Hem de katımızdan bir merhamet ve günahlardan paklık verdik, o çok takva sahibi idi. 14 - Anne ve babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, zorba ve isyankâr değildi. 15 - Doğduğu gün, öleceği gün ve dirileceği gün ona selam olsun. 16 - Ey Muhammed! Kur'ân'daki Meryem kıssasını da an insanlara anlat. Hani o, ailesinden ayrılarak evinin veya mescidin doğu tarafında bir yere çekilmişti. 17 - Sonra kendisi arasına bir perde koymuştu. Biz ona meleğimiz Cebraili gönderdik de ona tam bir insan şeklinde göründü. 18 - Meryem "Ben senden Rahmân olan Allah a sığınırım. Eğer Allah'dan korkuyorsan dokunma bana" dedi. 19 - Melek "Ben, sana temiz bir oğlan bağışlamak için, Rabbinin gönderdiği bir elçiyim" dedi. 20 - Meryem "Benim nasıl çocuğum olabilir? Bana hiçbir insan dokunmamıştır. Ben iffetsiz de değilim" dedi. 21 - Melek "Bu, dediğin gibidir. Ancak Rabbin buyurdu ki Bu babasız çocuk vermek, bana pek kolaydır. Hem biz onu nezdimizden insanlara bir mucize ve rahmet kılacağız. Hem, bu önceden ezelde kararlaştırılmış bir iştir." dedi. 22 - Nihayet Allah'ın emri gerçekleşti Meryem İsa'ya gebe kaldı ve o haliyle uzak bir yere çekildi. 23 - Sonra doğum sancısı onu bir hurma dalına tutunup dayanmaya zorladı. "Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim" dedi. 24 - Melek, Meryem'e, aşağı tarafından şöyle seslendi. "Sakın üzülme, Rabbin alt tarafında bir ırmak akıttı." 25 - "Hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine devşirilmiş taze hurmalar dökülsün." 26 - "Ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen, ben Rahmân olan Allaha bir oruç susmak adadım. Onun için bugün hiçbir kimseyle konuşmayacağım" de. 27 - Sonra Meryem onu İsa'yı yüklenerek kavmine getirdi. Onlar hayretler içinde şöyle dediler "Ey Meryem! doğrusu sen görülmemiş bir şey yaptın." 28 - "Ey Harun'un kızkardeşi! Senin baban kötü bir adam değildi, annen de iffetsiz bir kadın değildi." 29 - Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. Onlar; "Biz beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?" dediler. 30 - Allah'ın bir mucizesi olarak İsa şöyle dedi "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. O bana kitab verdi ve beni bir peygamber yaptı." 31 - "Beni, nerede olursam olayım mübarek kıldı. Hayatta bulunduğum müddetçe namaz kılmamı ve zekat vermemi emretti." 32 - "Beni anneme kıldı. Beni zorba ve isyankar yapmadı." 33 - "Doğduğum gün, öleceğim gün ve dirileceğim gün selam ve emniyet benim üzerimedir." 34 - İşte hakkında yahudilerle hıristiyanların ihtilaf edip durdukları Meryemoğlu İsa'ya dair Allah'ın sözü budur. 35 - Çocuk edinmek asla Allah'ın şanına yakışmaz. O bundan münezzehtir. O, bir şeyin olmasını dilerse, ona sadece "ol" der, o da oluverir. 36 - "Şüphesiz benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz Allah'tır. O halde ona ibadet edin, işte dosdoğru yol budur." 37 - Ne var ki, fırkalar yahudi ve hıristiyanlar kendi aralarında ihtilafa düştüler. O büyük dehşetli günü görecek kâfirlerin vay haline! 38 - Bize gelecekleri gün, neler işitecekler, neler görecekler! Fakat o zalimler bugün apaçık bir sapıklık içindedirler. 39 - Ey Muhammed! İnsanların pişmanlık duyacağı ve işin bitmiş olacağı kıyamet günü ile onları uyar. Onlar hâlâ gaflet içindedirler, onlar iman etmezler. 40 - Şüphesiz biz bütün yeryüzüne ve üzerindekilere varis olacağız. Ve onlar da mutlaka bize döndürüleceklerdir. {} İşte budur, ta beşikten tekrar dirilmesine kadar öyle doğan ve o sözleri söyleyen bir kuldur. {} Hakk olan Allahın bildirdiğine göre Meryem'in oğlu İsa {} ki hakkında tartışıp duruyorlar. Görülüyor ki sûrenin başından beri ve buradan da sonuna kadar âyetler, hep elif fâsılasıyla biterken, sûrenin bu bölümünde yalnız yedi âyet "Nûn ve Mim" fâsılasıyla işlenmiş bir çerçeve içine alınmıştır. Bu da gösterir ki bu âyetler, bu sûrenin asıl maksadını anlatan karar mahiyetindeki âyetlerdir ki, başta Allah'a çocuk isnadını {} "Allah'ın çocuk edinmesi hiçbir zaman olur şey değildir. O'nu tenzih ederiz." âyetiyle reddedip Allah'ı tenzih etmekte ve İsa'nın dilinden de {} "Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O'na kulluk ediniz. İşte bu doğru bir yoldur." demek suretiyle tevhide davet etmektedir. Bu âyet, ta yukarıdaki {} "Ben Allah'ın kuluyum." 19/30 cümlesine atfedilmiştir. Dolayısıyla {} "Allah, benim Rabbimdir, dedi" demek olup İsa'nın konuşmasının bir devamıdır Âl-i İmran Sûresi'nde geçen benzeri âyetin tefsirine de bkz 3/51. Eldeki İncillerde de kendisine yer verilen bu söz, onun peygamberliğinde, davetinin özünü teşkil ettiği ve tevhid inancını net bir şekilde ifade ettiği için, burada tekrar sözkonusu yapılmıştır. {} Sonra fırkalar kendi aralarında ihtilafa düştüler. Yahudiler bir türlü söyledi. Hıristiyanların kendi fırkaları da değişik tartışmaların içine girdiler; bir kısmı Allah'ın oğlu dediler, bir kısmı da Allah'ın kendisidir, yere indi sonra göğe çıktı dediler; diğer bir kısmı ise üçün biri dediler. Sağlam bir grup da Allah'ın kulu ve peygamberi olduğunu tasdik ettiler. {} "Vay haline o küfreden kimselerin!{}" 41 - Kur'ân'da İbrahim'in kıssasını da an. Şüphesiz ki o, sıddık özü, sözü doğru bir peygamberdi. 42 - O, bir zaman babasına şöyle demişti "Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?" 43 - "Babacığım! Doğrusu sana gelmeyen bir ilim bana geldi. O halde bana uy da, seni doğru bir yola eriştireyim." 44 - "Babacığım! Şeytana tapma, çünkü şeytan Rahmân olan Allaha âsî oldu." 45 - "Babacığım! Doğrusu ben korkarım ki, sana Rahmân'dan bir azab dokunur da şeytana cehennemde arkadaş olursun." 46 - Babası "Ey İbrahim! Sen benim ilâhlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Yemin ederim ki, eğer onları kötülemekten vazgeçmezsen, seni muhakkak taşlarım. gerçektenveya söz ile- sana taş atarım. Haydi uzun bir müddet benden uzak ol" dedi. 47 - İbrahim şöyle dedi "Selâm sana olsun, senin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim. Çünkü o, bana çok lütufkârdır." 48 - "Ben, sizden ve Allah'tan başka taptığınız şeylerden çekilip ayrılırım da Rabbime dua ibadet ederim. Rabbime yalvarışımda mahrum kalmayacağımı umarım." 49 - İbrahim, kavminden ve onların Allah'tan başka ibadet ettikleri şeylerden uzaklaşınca, biz ona İshak'ı ve İshak'ın oğlu Yakub'u ihsan ettik. Ve hepsini de peygamber yaptık. 50 - Biz onlara rahmetimizden lütuflarda bulunduk. Hepsine de dillerde güzel ve yüksek bir övgü verdik. 51 - Kur'ân'da Musa'yı da an; Şüphesiz ki o, ihlaslı bir kuldu ve gönderilmiş bir peygamberdi. 52 - Biz ona Tur dağının sağ yanından seslendik ve onu hususi bir konuşmada bulunmak üzere kendimize yaklaştırdık. 53 - Rahmetimizden de ona, kardeşi Harun'u bir peygamber olarak ihsan eyledik. Meâl-i Şerifi 54 - Kur'ân'da İsmail'i de an; çünkü o, vaadine sadık bir kuldu ve gönderilmiş bir peygamberdi. 55 - Ailesine ve çevresine namaz kılmayı ve zekat vermeyi emrederdi ve Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti. 56 - Kitapta İdris'i de an; çünkü o, çok sadık özü, sözü pek doğru bir peygamberdi. 57 - Biz onu yüce bir yere yükselttik. 58 - İşte bunlar, Allah'ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden, Âdem'in soyundan ve gemide Nuh ile beraber taşıdıklarımızın neslinden, İbrahim ve İsrail'in soyundan, hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdir. Kendilerine Rahmân olan Allahın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı. 59 - Sonra bunların ardından öyle bir nesil geldi ki, namazı terkettiler, heva ve heveslerine uydular; onlar bu taşkınlıklarının karşılığını mutlaka göreceklerdir. Cehennemdeki "Gayya" vadisini boylayacaklardır. 60 - Fakat tevbe edip iman eden ve salih amel işleyen bunun dışındadır. Bunlar cennete girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. 61 - O cennet, Rahmân olan Allahın kullarına görmedikleri halde vadettiği "Adn" cennetleridir. Şüphesiz O'nun vaadi mutlaka yerini bulacaktır. 62 - Onlar orada boş bir söz işitmezler. Ancak "Selam" işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da hazırdır. 63 - İşte kullarımızdan takva sahibi olanlara vereceğimiz cennet budur. 64 - "Cebrail dedi ki Ey Muhammed! "Biz senin Rabbinin emri olmadıkça inmeyiz. Önümüzdeki ve ardımızdaki bütün geçmiş ve gelecek şeyler ve bunların arasındakiler hep O'nundur. Rabbin de seni unutmuş değildir?" 65 - O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir. O halde, O'na ibadet et ve O'na ibadet etmekte sabırlı ol. Hiç sen Allah'ın ismini taşıyan başka birini bilir misin? 66 - Halbuki insan şöyle der "Ben öldüğüm zaman, ileride gerçekten diri olarak mezardan çıkarılacak mıyım?" 67 - O insan, daha önce hiçbir şey değilken kendisini yoktan var ettiğimizi hatırlamaz mı? 68 - Rabbine andolsun ki biz onları öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden kâfirleri şeytanları ile beraber elbette ve elbette mahşerde toplayacağız. Sonra onları muhakkak cehennemin etrafında dizleri üstü hazır bulunduracağız ki cennetlikleri görüp hasret çeksinler.. 69 - Sonra her zümreden Rahmân'a karşı en ziyade isyankâr hangileri ise, muhakkak ayırıp atacağız. 70 - Sonra o cehenneme atılmaya layık olanların kimler bulunduğunu elbette biz daha iyi biliriz. 71 - İçinizden hiçbiri istisna edilmemek üzere mutlaka herkes cehenneme varacaktır. Bu, Rabbinin katında kesinleşmiş bir hükümdür. 72 - Sonra Allah'dan korkup, sakınanları kurtaracağız ve zalimleri de toptan cehennemde bırakacağız. 73 - Âyetlerimiz kendilerine apaçık okunduğu zaman, o inkâr edenler, iman edenlere dediler ki "Bu iki zümreden Mümin ve kâfirlerden hangisi mevki bakımından daha iyi, meclis ve topluluk itibariyle daha güzeldir?" 74 - Halbuki biz, kendilerinden evvel, mal ve gösterişce daha güzel nice asırlar halkını helak etmişizdir. 75 - Onlara de ki "Kim sapıklık içinde ise, Rahmân ona mal ve evlatça ziyadelik ve azgınlığında mühlet verir. Nihayet kendilerine vaad edilen azabı, yahut kıyamet günü cehennemi gördükleri vakit, artık bilecekler kimin mevkii daha fena ve yardımcıları daha zayıfmış. 76 - Allah, hidayeti kabul edenlere, daha çok hidayet verir. Baki kalacak olan salih ameller, Rabbinin katında sevap bakımından da daha hayırlıdır, sonuç bakımından da daha hayırlıdır. 77 - Şimdi âyetlerimizi inkâr eden ve "Elbette bana mal ve evlat verilecektir." diyen adamı gördün mü? 78 - O kâfir, gaybı mı bildi? Yoksa Rahmân olan Allah katından bir söz mü aldı? 79 - Hayır, asla öyle değil; biz onun söylediklerini yazacağız ve azabını çoğalttıkça çoğaltacağız. 80 - O söylediği mal ve evlat gibi şeyleri de hep elinden alacağız ve o, tek başına bize gelecektir. 81 - Onlar, kendilerine kuvvet ve şeref kazandırsın diye, Allah'dan başka ilâh edindiler. 82 - Hayır, zannettikleri gibi değil tapındıkları ilâhlar onların ibadetlerini inkâr edecekler ve aleyhlerine dönüp düşman olacaklardır. 83 - Görmedin mi? Biz şeytanları o kâfirler üzerine musallat ettik. Onları günaha kışkırtıp duruyorlar. 84 - Öyleyse onların hemen azaba uğratılmalarını isteme. Biz onların ecel günlerini sayıyoruz. 85 - O gün, takva sahiplerini, heyet olarak Rahmân'ın huzuruna toplayacağız. 86 - Suçluları da susuz olarak cehenneme süreceğiz. 87 - O gün Rahmân olan Allah'ın katında bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaat etme hakkına sahip olamayacaklardır. 88 - Yahudilerle hıristiyanlar "Rahmân, çocuk edindi" dediler. 89 - Yemin olsun ki, siz çok çirkin bir şey söylediniz. 90 - Az kalsın, söyledikleri sözden gökler çatlayacak, yer yarılacak ve dağlar parçalanıp dağılacaktı, 91 - O Rahmân'a çocuk isnad ettiler diye... 92 - Halbuki Rahmân'a çocuk edinmek yaraşmaz. 93 - Göklerde ve yerde bulunan hiçbir kimse yoktur ki kıyamet günü Rahmân'ın huzuruna kul olarak çıkmasın. 94 - And olsun ki Allah onların hepsini kuşatmış, kendilerini ve yaptıklarını bir bir saymıştır. 95 - Kıyamet günü onların herbiri Allah'ın huzuruna tek başına çıkacaktır. 96 - İman edip, salih amel işleyenler var ya, Rahmân olan Allah onları gönüllere sevdirecektir. 97 - Ey Muhammed! Biz Kur'ân'ı senin dilin üzere kolaylaştırdık ki, onunla Allah'tan korkup sakınanları müjdeleyesin, inat edenleri de korkutasın. 98 - Hem onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Şimdi onlardan hiçbirini görüyor musun, yahud onların hafif bir sesini işitiyor musun? Meryem Suresinin Faydaları Meryem Suresi okuma ile ilgili pek çok muhtelif dini kaynakta çeşitli faydalardan söz edilmiştir. Bu doğrultuda Meryem Suresi fazileti bakımından pek çok İslam alimi tarafından övülmüştür. Peygamber Efendimizin hadislerinde de vurgulanan sure; İslam alemi için son derece önemli bir suredir. Rasulullah, Meryem Suresini okuyanların İsmail, Yakup, İshak, İbrahim, Harun, Musa, İsa, Yahya ve Zekeriya peygamberlere iman edenlerin adedi miktarınca on sevap verileceğini müjdelemiştir. Bir rivayete göre Meryem Suresini sıklıkla okumayı alışkanlık haline getirenler, can, evlat ya da mal bakımından bütün ihtiyaçlarına kavuşmadan öteki dünyaya intikal etmeyecektir. Meryem Suresini 41 defa okuyan bir kimsenin yoksulluktan kurtulacağı rivayet edilmiştir. Çocuğu olmayanlar için dua olarak Meryem Suresi sıklıkla tavsiye edilmiştir. Hamile Kalmak İçin Meryem Suresi Nasıl Okunur? İslam geleneğinde Meryem Suresi duası, çocuk hasreti ile yanıp tutuşmasına rağmen bir türlü evlat sahibi olamayan ailelere okunması tavsiye edilen sureler arasındadır. Meryem Suresi ile hamile kalanlar hakkında pek çok rivayete rastlamak mümkündür. Hamileliklerinde düşük sorunu yaşayan kimselere, Meryem Suresinin 5 ile 15. ayetleri arasını bir kağıda yazarak zemzem suyuna koyması ve yazılar suda silininceye dek beklemesi önerilir. Daha sonra o kimse bu ayetleri okuyarak o suyu içerse bir daha böyle bir sorun yaşamayacaktır. Hamile kalmak isteyen kadınlara hayızdan temizlendikten sonra; surenin 19, 21 ve 22. ayetlerini Yasin Suresinin 82-83. ayetleri ile birlikte zemzem suyunda bekletmesi tavsiye edilmiştir. Aynı şekilde yazıların silinmesinin ardından bu ayetler okunarak bu su içilirse muradın kısa zamanda hasıl olacağı nakledilmiştir. Bunlara ek olarak kolay ve ağrısız bir doğum yapmak isteyen kadınların da Meryem Suresini sık sık okuması nasihat edilmiştir. Meryem Ne Demek? Meryem, sözlük karşılığı olarak Türkçe'ye "ibadete düşkün insan" şeklinde tercüme edilebilir. Surenin Meryem Suresi ismini alması ise Hz. İsa'nın doğumundan bahsetmesi ile ilgilidir. Hz. Meryem, Hz. İsa'nın annesidir. Meryem Suresi Kaç Ayet? Meryem Suresi, 98 ayetten oluşur ve Kur'an-ı Kerim'in ortalama uzunluktaki sureleri arasında sayılabilir. Meryem Hangi Surede Bulunur? Kur'an-ı Kerim'in çeşitli surelerinde Hz. Meryem'den bahsedilir. Ancak en detaylı biçimde ele alındığı sure Meryem Suresidir. Meryem Suresi, müstakil bir suredir ve başka bir surenin çatısı altında yer almaz. Meryem Suresi Kaçıncı Cüz İçerisinde Bulunur? Meryem Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 304. sayfasında ve 16. cüzünde yer alır. Meryem Suresi Kaç Sayfa? Meryem Suresi 7 sayfadan oluşur. 304. sayfada başlayan sure, 311. sayfada sona erer. Meryem Suresi Nerede İndirilmiştir? Meryem Suresinin genel olarak Mekke döneminde nazil olduğu kabul edilir. Surenin Rasulullah'ın risaletinden beş ya da altı yıl sonra Habeşistan hicretinden hemen önce indiği nakledilmiştir. Ancak çeşitli kaynaklarda 58 ve 71. ayetlerin Mekke değil, Medine döneminde nazil olduğu ifade edilmiştir. Ancak pek çok alim, ayetlerin konusu bakımından birbiriyle sıkı ilişki içerisinden olan yapısından dolayı, bu rivayetlere şüpheyle yaklaşmıştır. Meryem Suresi Ne Zaman Okunur? Meryem Suresi okuma hususunda herhangi bir zaman kısıtlaması yoktur. Münasip olan herhangi bir zaman ya da mekanda sure okunabilir. Meryem Suresi Ne İçin Okunur? Çocuk sahibi olmak isteyenlere Meryem Suresi okumak tavsiye edilir. Daha önceki hamileliklerinde düşük gibi sorunlarla karşılaşan kimselere Meryem Suresi okumanın iyi geldiği inancı yaygındır. Hamile kadınların daha sağlıklı ya da ağrısız bir hamilelik ve doğum geçirmek için bu sureyi okuması faydalıdır. Sureyi sıklıkla okuyan bir kimsenin bütün ihtiyaçlarını gidermeden vefat etmeyeceği söylenmiştir. 41 defa Meryem Suresi okuyanın yoksulluktan kurtulacağı söylenmiştir. Meryem Suresi Abdestsiz Okunur Mu? Kur'an-ı Kerim'de bulunan diğer sureler için geçerli olduğu gibi Meryem Suresini de ezberden okumak için abdest almak gerekli değildir. Ancak Kur'an-ı Kerim'e abdestsiz bir halde el sürmek İslam fakihleri tarafından münasip görülmemiştir. Dolayısıyla sureyi mushaftan okumak için abdest almak gerekir. Meryem Suresi Nasıl Ezberlenir? Meryem Suresi, yedi sayfa tutan uzun bir suredir. Dolayısıyla ezberlemek için ciddi bir çaba vermek gerektiği açıktır. Ancak ezberleme sürecini daha verimli bir hale getirebilmek için bazı yöntemlerden yararlanılabilir. Zihniniz daha açık olacağı için sabahın ilk saatlerinde ezber çalışmaya başlamanız daha etkili olacaktır. Ezber potansiyelinize göre kelime grupları belirleyerek önce bu kelime gruplarını ezberlemek, çalışmalarınız ilerledikçe işinizi kolaylaştıracaktır. Başka imamlar tarafından surenin okunuşunu dinlemek doğru telaffuzları idrak edebilmek açısından oldukça önemlidir. Özellikle Arap harflerine aşinalığı olmayan okuyucularımızın harflerin mahreçlerini öğrenebilmek için bu yolu izlemesini tavsiye ederiz. İnternet üzerinden pek çok kıraat örneğine ulaşabilirsiniz. Bir sondan bir baştan ya da her sayfadan birer ayet ezberlemek hafızlar tarafından da verimli bir biçimde kullanılan bir tekniktir. Bu yöntem, özellikle Meryem Suresi gibi uzun surelerde, surenin sonlarına doğru ortaya çıkabilecek ezber aksaklıklarının önüne geçebilmektedir.
Meryem suresinde Hz. Meryem’in bir mucize gerçekleşmesi sonucu hamile kalmasından ve çocuğunu dünyaya getirmesinden bahsedilir. Hz. İsa’nın dünyaya gelmesinde babasız olması Yahudiler arasında yankılara neden olmuştur. Surede Hz. İsa’nın daha beşikteyken konuşması gibi mucizevi olaylardan bahsedilir. Öğütler ve uyarılarla birlikte Hz. Zekeriya, Hz. İbrahim ve Hz. Musa kıssaları yer alır. Yüce Allah’ın kudretinden ve Allah’tan ümit kesilmemesi gerektiğinden söz edilmektedir. Meryem suresinde tevhid inancının doğruluğundan Allah’a ve peygamberlere inanmaktan ve peygamberliğin gerçek olduğundan Suresi Türkçe Okunuşu1. Kef ha ya ayn sad2. Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya3. İz nada rabbehu nidaen hafiyya4. Kale rabbi innı vehenel azmü minnı veştealer ra'sü şeybev ve lem eküm bi düaike rabbi şekıyya5. Ve innı hıftül mevaliye miv veraı ve kanetimraetı akıran feheb lı mil ledünke veliyya6. Yerisüni ve yerisü min ali ya'kube vec'alhü rabbi radıyya7. Ya zekeriyya inna nübeşşiruke bi ğulaminismühu yahya lem nec'al lehu min kablü semiyya8. Kale rabbi enna yekunü lı ğulamüv ve kanetimraeti akırav ve kad belağtü minel kiberi ıtiyya9. Kale kezalik kale rabbüke hüve aleyye heyyinüv ve kad halaktüke min kablü ve lem tekü şey'a10. Kale rabbic'al lı ayeh kale ayetüke ella tükellimen nase selase leyalin seviyya11. Fe harace ala kavmihı minel mıhrabi fe evha ileyhim en sebbihu bükratev ve aşiyya12. Ya yahya huzil kitabe bi kuvveh ve ateynahül hukme abiyya13. Ve hananem mil ledünna ve zekah ve kane tekıyya14. Ve berram bi valideyhi ve lem yekün cebbaran asıyya15. Ve selamün aleyhi yevme vülide ve yevme yemutü ve yevme yüb'asü hayya16. Vezkür fil kitabi meryem izintebezet min ehliha mekanen şerkıyya17. Fettehazet min dunihim hıcaben fe erselna ileyha ruhana fe temessele leha beşaren seviyya18. Kalet innı euzü bir rahmani minke in künte tekıyya19. Kale innema ene rasulü rabbiki li ehebe leki ğulamen zekiyya20. Kalet enna yekunü li ğulamüv ve lem yemsesnı beşeruv ve lem ekü beğıyya21. Kale kezalik kale rabbüki hüve aleyye heyyin ve li nec'alehu ayetel linnasi ve rahmetem minna ve kane emram makdıyya22. Fe hamelethü fentebezet bihı mekanen kasıyya23. Fe ecaehel mehadu ila ciz'ın nahleh kaletya leytenı mittü kable haza ve küntü nesyem mensiyya24. Fe nadaha min tahtiha ella tahzenı kad ceale rabbüki tahteki seriyya25. Ve hüzzı ileyki bi ciz'ın nahleti tüsakıt aleyki rutaben ceniyya26. Fe külı veşrabı ve karrı ayna fe imma terayinne minel beşeri ehaden fe kulı innı nezertü lir rahmani savmen fe len ükellimel yevme insiyya27. Fe etet bihı kavmeha tahmilüh kalu ya meryemü le kad ci'ti şey'en feryya28. Ya uhte harune ma kane ebukimrae sev'iv ve ma kanet ümmüki beğıyya29. Fe eşarat ileyhi kalu keyfe nükelimü men kane fil mehdi sabiyya30. Kale innı abdüllahi ataniyel kitabe ve cealenı nebiyya31. Ve cealenı mübaraken eyne ma küntü ve evsanı bis salati vez zekati ma dümtü hayya32. Ve berram bi validetı ve lem yec'alnı cebbaran şekıyya33. Vesselamü aleyye yevme vülidtü ve yevme emutü ve yevme üb'asü hayya34. Zalike ıysebnü meryem kavlel hakkıllezı fıhi yemterun35. Ma kane lillahi ey yettehıze miv veledin sübhaneh iza kada emran fe innema yekulü lehu küm fe yekun36. Ve innellahe rabbı ve rabbüküm fa'büduh haza sıratum müstekıym37. Fahtelefel ahzabü mim beynihim fe veylül lillezıne keferu mim meşhedi yevmin azıym38. Esmı'bihim ve ebsır yevme ye'tunena lakiniz zalimunel yevme fı dalalim mübın39. Ve enzirhüm yevmel hasrati iz kudıyel emr ve hüm fı ğafletiv ve hüm la yü'minun40. İnna nahnü nerisül erda ve men aleyha ve ileyna yürceun41. Vezkür fil kitabi ibrahım innehu kane sıddıkan nebiyya42. İz kale li ebıhi ya ebeti lime ta'büdü ma la yesmeu ve la yübsıru ve la yuğnı anke şey'a43. Ya ebeti innı kad caenı minel ılmi ma lem ye'tike fettebı'nı ehdike sıratan seviyya44. Ya ebeti la ta'büdiş şeytan inneş şeytane kane lir rahmani asıyya45. Ya ebeti ninı ehafü ey yemesseke azabüm miner rahmani fe tekune liş şeytani veliyya46. Kale erağıbün ente an alihetı ya ibrahım leil lem tentehi le ercümenneke vehcürnı meliyya47. Kale selamün aleyk se estağfiru leke rabbı innehu kane bı hafiyya48. Ve a'tezilüküm ve ma ted'une min dunillahi ve ed'u rabbı asa ella ekune bi düai rabbı şekıyya49. Felemma'tezelehüm ve ma ya'büdune min dunillahi vehebna lehu ishaka ve ya'kub ve küllen cealna nebiyya50. Ve vehebna lehüm mir rahmetina ve cealna lehüm lisane sıdkın aliyya51. Vezkür fil kitabi musa innehu kane muhlesav ve kane rasulen nebiyya52. Ve nadeynahü min canibit turil eymeni ve karrabnahü neciyya53. Ve vehebna lehu mir rahmetina ehahü harune nebiyya54. Vezkür fil kitabi ismaıyle innehu kane sadikal va'di ve kane rasulen nebiyya55. Ve kane ye'müru ehlehu bis salati vez zekati ve kane ınde rabbihı merdıyya56. Vezkür fil kitabi idrıse innehu kane sıddıkan nebiyya57. Ve rafa'nahü mekanen aliyya58. Ülaikellezıne en'amellahü aleyhim minen nebiyyıne min zürriyyeti ademe ve mimmen hamelna mea nuhıv ve min zürriyyeti ibrahıme ve israıle ve mimmen hedeyna vectebeyna iza tütla aleyhim ayatür rahmani harru süccedev ve bükiyya59. Fe halefe mim ba'dihim halfün edaus salate yettebeuş şehevati fe sevfe yelkavne ğayya60. İlla men tabe ve amene ve amile salihan fe ülaike yedhulunel cennete ve la yuzlemune şey'a61. Cennati adninilletı veader rahmanü ıbadehu bil ğayb innehu kane va'dühu me'tiyya62. La yesmeune fıha bükratev ve aşiyya63. Tilkel cennetülletı nurisü min ıbadina men kane tekıyya64. Ve ma netezzelü illa bi emri rabbik lehu ma beyne eydına ve ma halfena ve ma beyne zalik ve ma kane rabbüke nesiyya 58. Ayet secde ayetidir.65. Rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma fa'büdhü vastabir li ıbadetih hel ta'lemü lehu semiyya66. Ve yekulül insanü e iza ma mittü le sevfe uhracü hayya67. E ve la yezkürul insanü enna halaknahü min kablü ve lem yekü şey'a68. Fe ve rabbike le nahşürannehüm veş şeyatıyne sümme le nuhdırannehüm havle cehenneme cisiyya69. Sümme lenenzianne min külli şıatin eyyühüm eşeddü aler rahmani ıtiyya70. Sümme le nahnü a'lemü billezıne hüm evla biha sıliyya71. Ve im minküm illa varidüha kane ala kabbike hatmem makdıyya72. Sümme nüneccillezınet tekav ve nezeruz zalimıne fıha cisiyya73. Ve iza tütla aleyhim ayatüna beyyinatin kalellezıne keferu lillizıne amenu eyyül ferıkayni hayrum mekamev ve ahsenü nediyya74. Ve kem ehlekna kablehüm min karnin hüm ahsenü esasev ve ri'ya75. Kul men kane fid dalaleti felyemdüd lehür rahmanü medda hatta iza raev ma yuadune immel azabe ve immes saah fe seya'lemune men hüve şerrum mekanev ve ad'afü cünda76. Ve yezıdüllahüllezınehtedev hüda vel bakıyatüs salihatü hayrun ınde rabbike sevabev ve hayrum meradda77. E fe raeytellezı kefera bi ayatina ve kale leuteyenne malev ve veleda78. Ettaleal ğaybe emittehaze ınder rahmani ahda79. Kella senektübü ma yekulü ve nemüddü lehu minel azabi medda80. Ve nerisühu ma yekulü ve ye'tına ferda81. Vettehazu min dunillahi alihetel li yekunu lehüm ızza82. Kella seyekfürune bi ıbadetihim ve yekunune aleyhim dıdda83. E lem tera enna erselneş şeyatıyne alel kafirıne teüzzühüm ezza84. Fe la ta'cel aleyhim innema neuddülehüm adda85. Yevme nahşürul müttekıyne iler rahmani vefda86. Ve nesukul mücrimıne ila cehenneme virda87. La yemlikuneş şefaate illa menttehaze ınder rahmani ahda88. Ve kalittehazer rahmanü veleda89. Le kad ci'tüm şey'en idda90. Tekadüs semavatü yetefettarne minhü ve tenşekkul erdu ve tehırrul cibalü hedda91. En deav lirrahmani veleda92. Ve ma yembeğıy lir rahmani ey yettehıze veleda93. İn küllü men fis semavate vel erdı illa atir rahmani abda94. Le kad ahsahüm ve addehüm adda95. Ve küllühüm atıhi yevmel kıyameti ferda96. İnnellezıne amenu ve amilus salihati se yec'alü lehümür rahmanu vüdda97. Fe innema yessernahü bi lisanike li tübeşşira bihil müttekıyne ve tünzira bihı kavmel lüdda98. Ve kem ehlekna kablehüm min karn hel tühussü minhüm min ehadinev temeu lehüm rikzaMeryem Suresi Arapça YazılışıMeryem Suresi FaziletiBu sûrenin faziletiyle ilgili olarak bazı tefsirlerde yer alan, “Meryem sûresini okuyan kimseye Zekeriyyâ, Yahyâ, Meryem, Îsâ, İbrâhim, İshak, Yakūb, Mûsâ, Hârûn, İsmâil ve İdrîs’i inkâr eden veya tasdik eden, dünyada Allah’a dua eden ve etmeyen kimselerin sayısının on katı sevap verilir” şeklindeki hadisin meselâ bk. Zemahşerî, II, 527 sahih olmadığı anlaşılmaktadır Muhammed et-Trablusî, II, 717.Meryem Suresi KonusuSûre genel olarak tevhid inancının doğruluğunu ve peygamberlik müessesesinin gerçekliğini ispatlamayı hedeflemektedir. Bu cümleden olarak sûrede yahudilerin Hz. Meryem ve oğlu Hz. Îsâ hakkındaki iftiralarının reddedilmesi, Zekeriyyâ aleyhisselâma –ihtiyar olmasına rağmen– oğlu Yahyâ’nın verilmesi, Hz. Meryem’in –Allah’ın bir mûcizesi olarak– Hz. Îsâ’yı babasız dünyaya getirmesi, Hz. İbrâhim, Hz. Mûsâ, Hz. Hârûn ve diğer bazı peygamberlerin hak dine davet yolunda harcadıkları çaba dile Suresi TefsiriBazı sûrelerin başında bulunan bu harflere “hurûf-i mukattaa” adı verilmektedir bilgi için bk. Bakara 2/1.Zekeriyyâ aleyhisselâm, İsrâiloğulları’na gönderilmiş son peygamberlerden biridir. Ancak kendisine müstakil bir kitap verilmemiş, Hz. Mûsâ’nın şeriatıyla amel etmiştir. Kaynaklarda, Hz. Meryem’in teyzesinin kocası ve Beyt-i Makdis’in yöneticisi olduğu, Tevrat nüshalarını yazarak çoğalttığı bildirilmektedir bilgi için bk. Âl-i İmrân 3/37-41.Duanın, emreder gibi ve yüksek sesle değil, mütevazı bir şekilde alçak sesle ve yalvarıp yakararak yapılması onun âdâbına daha uygun olduğu için alçak sesle dua ettiği belirtilen Hz. Zekeriyyâ, kendisinden sonra akrabalarının toplum önderi olma ve Allah’ın dinini yayma hususunda zaaf göstereceklerinden endişe etmiş; bu sebeple de duasında kendisine ve Yakub İsrâil soyuna halef ve mirasçı olmak ve davetini sürdürmek üzere iyi ahlâklı, yetenekli ve âdil insan olacak bir halef lutfetmesini Allah’tan niyaz etmiştir. Zira o, bütün olumsuz şartlara rağmen Allah’tan ümit kesilmemesi gerektiğini biliyordu.“Halef” diye tercüme ettiğimiz velî kelimesi, kişinin “yakını, dostu, arkadaşı, yardımcı ve destekçisi” demektir aynı zamanda Allah’ın isimlerinden olan velî kelimesinin diğer anlamları için bk. Bakara 2/257; Mâide 5/51; Enâm 6/14; A. Saim Kılavuz, “Velî”, İFAV Ans., IV, 456; Hamza Aktan, “Velâyet”, İFAV Ans., IV, 453.“Yakınlar” anlamı verdiğimiz mevâlî kelimesi mevlâ kelimesinin çoğulu olup “kişiye vâris olan yakın akrabaları” mânasına gelir. Hz. Zekeriyyâ, halef istemesinin gerekçesini de açıklarken, övünmek veya faydalanmak için değil, dini tebliğ etmek gibi yüce bir gaye için halef istediğini ifade etmiştir. Başka âyetlerde bildirildiğine göre Zekeriyyâ şu duaları da yapmıştır “Rabbim! Bana tarafından temiz bir nesil ihsan eyle. Kuşkusuz sen duayı işitensin!” Âl-i İmrân 3/38. “Rabbim! Geride kalanların en hayırlısı sensin, yine de sen beni yalnız çocuksuz bırakma! “ Enbiyâ 21/89.Bazı tefsirlerde Zekeriyyâ’nın hem mülküne hem de ilmine ve peygamberliğine mirasçı olacak sâlih bir çocuk istediği söylenmişse de Hz. Peygamber’in, “Biz peygamberler miras bırakmayız, bıraktığımız sadakadır” Buhârî, “Humus”, 1; “Megâzî”, 14, 38 anlamındaki hadisi dikkate alındığında peygamberlerin mal ve servetleri için mirasçı istemeyecekleri anlaşılır. Hz. Zekeriyyâ’nın “Tarafından bana yerimi alacak bir halef ver; o, Yakub hânedanına da vâris olsun” ifadesi de bu mânayı destekler. Burada Yakub hânedanına vâris olmaktan maksat onların mallarına mirasçı olmak değil, Hz. Yakub’un soyu olan İsrâiloğulları’nın misyonuna, peygamberliğin geride bıraktığı geleneğe ve ahlâka vâris olmak ve onların gittiği doğru yolu takip Âşûr’a göre âyetlerin zâhirinden peygamberlere mirasçı olunabileceği anlaşılmaktadır. Ona göre başka bir âyetteki Neml 27/16 ifade bu anlamı desteklemektedir ve yukarıdaki hadiste Resûlullah bütün peygamberleri değil, sadece kendisini kastetmiştir bk. XVI, 66. Nitekim Hz. Ömer de “Resûlullah bu sözüyle kendisini kastediyor” demiştir Buhârî, “Fardu’l-humus”, 1.Yüce Allah, Hz. Zekeriyyâ’nın duasını kabul etti ve Yahyâ adında bir oğlunun olacağını ona müjdeledi krş. Enbiyâ 21/90. Âyette geçen “semiyy” kelimesi hem “isimlendirilmiş” hem de “benzer” mânasına gelir. Birinci mânaya göre âyet Yahyâ adının daha önce kimseye verilmediğini ifade eder; ikinci mânaya göre ise, Yahyâ’nın benzeri bir oğulun kimseye verilmediği anlamına gelir. Tefsirciler, böyle bir anlayış Yahyâ’nın, kendisinden önceki Hz. İbrâhim ve Hz. Mûsâ gibi büyük peygamberlerden de üstün olmasını gerektireceği için birinci mânayı tercih etmişlerdir Şevkânî, III, 363. Bununla birlikte Yahyâ’daki bazı özellikleri birlikte taşıyan bir peygamber daha önce gelmemiştir. Bu özellikler, onun ihtiyar bir baba ile kısır ve yaşlı bir anneden dünyaya gelmesi, Yahyâ adının ondan önce hiç kimseye verilmemiş olması, çocukluğunda ona “hikmet” peygamberlik veya kutsal kitabı anlama yeteneği verilmesi bk. âyet 12 şeklinde açıklanmaktadır. Bir başka âyette efendi ve peygamber olarak nitelenmiş; haramdan sakınmada güçlük çekmemesi için Allah ona özel bir lutufta bulunmuş, onu iffet ve zühd sahibi kılmış, Hz. Îsâ’nın risâletinin müjdecisi olmuştur bk. Âl-i İmrân 3/39. Bununla beraber bu meziyetler onun mutlak mânada en üstün peygamber olduğunu değil, anılan niteliklerden dolayı farklı olduğunu ifade Suresi Kaç Sayfa?Meryem Suresi 304. sayfada başlayıp 311. sayfada Suresi Kaçıncı Sayfada?Meryem Suresi 304. Suresi Ne İçin Okunur?Bir hadisi şeriften nakledildiğine göre; Meryem Suresini okumakta devamlılık gösteren herkes bu dünyadan, bu surenin bereketinin vesilesiyle; can, mal ve evlat açısından tamamen ihtiyaçsız olmadan gitmez.”Devamlı okuyan kişi Allah’ın izni ile fakirlikten doğum yapmayı isteyen kimseler bu sureyi devamlı ile hamile kalmak isteyen kişiler bu niyet ile düzenli olarak bu sureyi okumaya devam etmelidir.
Mushaftaki sıralamada on dokuzuncu, iniş sırasına göre kırk dördüncü sûredir. Fâtır sûresinden sonra, Tâhâ sûresinden önce, Mekke döneminin 4. yılında inmiştir. 58 ve 71. âyetlerinin Medine’de indiğine dair rivayet de vardır İbn Âşûr, XVI, 57-58. İşte Meryem Suresi Türkçe ve Arapça okunuşu... MERYEM SURESİ KONUSU Sûre genel olarak tevhid inancının doğruluğunu ve peygamberlik müessesesinin gerçekliğini ispatlamayı hedeflemektedir. Bu cümleden olarak sûrede yahudilerin Hz. Meryem ve oğlu Hz. Îsâ hakkındaki iftiralarının reddedilmesi, Zekeriyyâ aleyhisselâma –ihtiyar olmasına rağmen– oğlu Yahyâ’nın verilmesi, Hz. Meryem’in –Allah’ın bir mûcizesi olarak– Hz. Îsâ’yı babasız dünyaya getirmesi, Hz. İbrâhim, Hz. Mûsâ, Hz. Hârûn ve diğer bazı peygamberlerin hak dine davet yolunda harcadıkları çaba dile getirilmektedir. MERYEM SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU 1. Kef ha ya ayn sad 2. Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya 3. İz nada rabbehu nidaen hafiyya 4. Kale rabbi innı vehenel azmü minnı veştealer ra'sü şeybev ve lem eküm bi düaike rabbi şekıyya 5. Ve innı hıftül mevaliye miv veraı ve kanetimraetı akıran feheb lı mil ledünke veliyya 6. Yerisüni ve yerisü min ali ya'kube vec'alhü rabbi radıyya 7. Ya zekeriyya inna nübeşşiruke bi ğulaminismühu yahya lem nec'al lehu min kablü semiyya 8. Kale rabbi enna yekunü lı ğulamüv ve kanetimraeti akırav ve kad belağtü minel kiberi ıtiyya 9. Kale kezalik kale rabbüke hüve aleyye heyyinüv ve kad halaktüke min kablü ve lem tekü şey'a 10. Kale rabbic'al lı ayeh kale ayetüke ella tükellimen nase selase leyalin seviyya 11. Fe harace ala kavmihı minel mıhrabi fe evha ileyhim en sebbihu bükratev ve aşiyya 12. Ya yahya huzil kitabe bi kuvveh ve ateynahül hukme abiyya 13. Ve hananem mil ledünna ve zekah ve kane tekıyya 14. Ve berram bi valideyhi ve lem yekün cebbaran asıyya 15. Ve selamün aleyhi yevme vülide ve yevme yemutü ve yevme yüb'asü hayya 16. Vezkür fil kitabi meryem izintebezet min ehliha mekanen şerkıyya 17. Fettehazet min dunihim hıcaben fe erselna ileyha ruhana fe temessele leha beşaren seviyya 18. Kalet innı euzü bir rahmani minke in künte tekıyya 19. Kale innema ene rasulü rabbiki li ehebe leki ğulamen zekiyya 20. Kalet enna yekunü li ğulamüv ve lem yemsesnı beşeruv ve lem ekü beğıyya 21. Kale kezalik kale rabbüki hüve aleyye heyyin ve li nec'alehu ayetel linnasi ve rahmetem minna ve kane emram makdıyya 22. Fe hamelethü fentebezet bihı mekanen kasıyya 23. Fe ecaehel mehadu ila ciz'ın nahleh kaletya leytenı mittü kable haza ve küntü nesyem mensiyya 24. Fe nadaha min tahtiha ella tahzenı kad ceale rabbüki tahteki seriyya 25. Ve hüzzı ileyki bi ciz'ın nahleti tüsakıt aleyki rutaben ceniyya 26. Fe külı veşrabı ve karrı ayna fe imma terayinne minel beşeri ehaden fe kulı innı nezertü lir rahmani savmen fe len ükellimel yevme insiyya 27. Fe etet bihı kavmeha tahmilüh kalu ya meryemü le kad ci'ti şey'en feryya 28. Ya uhte harune ma kane ebukimrae sev'iv ve ma kanet ümmüki beğıyya 29. Fe eşarat ileyhi kalu keyfe nükelimü men kane fil mehdi sabiyya 30. Kale innı abdüllahi ataniyel kitabe ve cealenı nebiyya 31. Ve cealenı mübaraken eyne ma küntü ve evsanı bis salati vez zekati ma dümtü hayya 32. Ve berram bi validetı ve lem yec'alnı cebbaran şekıyya 33. Vesselamü aleyye yevme vülidtü ve yevme emutü ve yevme üb'asü hayya 34. Zalike ıysebnü meryem kavlel hakkıllezı fıhi yemterun 35. Ma kane lillahi ey yettehıze miv veledin sübhaneh iza kada emran fe innema yekulü lehu küm fe yekun 36. Ve innellahe rabbı ve rabbüküm fa'büduh haza sıratum müstekıym 37. Fahtelefel ahzabü mim beynihim fe veylül lillezıne keferu mim meşhedi yevmin azıym 38. Esmı'bihim ve ebsır yevme ye'tunena lakiniz zalimunel yevme fı dalalim mübın 39. Ve enzirhüm yevmel hasrati iz kudıyel emr ve hüm fı ğafletiv ve hüm la yü'minun 40. İnna nahnü nerisül erda ve men aleyha ve ileyna yürceun 41. Vezkür fil kitabi ibrahım innehu kane sıddıkan nebiyya 42. İz kale li ebıhi ya ebeti lime ta'büdü ma la yesmeu ve la yübsıru ve la yuğnı anke şey'a 43. Ya ebeti innı kad caenı minel ılmi ma lem ye'tike fettebı'nı ehdike sıratan seviyya 44. Ya ebeti la ta'büdiş şeytan inneş şeytane kane lir rahmani asıyya 45. Ya ebeti ninı ehafü ey yemesseke azabüm miner rahmani fe tekune liş şeytani veliyya 46. Kale erağıbün ente an alihetı ya ibrahım leil lem tentehi le ercümenneke vehcürnı meliyya 47. Kale selamün aleyk se estağfiru leke rabbı innehu kane bı hafiyya 48. Ve a'tezilüküm ve ma ted'une min dunillahi ve ed'u rabbı asa ella ekune bi düai rabbı şekıyya 49. Felemma'tezelehüm ve ma ya'büdune min dunillahi vehebna lehu ishaka ve ya'kub ve küllen cealna nebiyya 50. Ve vehebna lehüm mir rahmetina ve cealna lehüm lisane sıdkın aliyya 51. Vezkür fil kitabi musa innehu kane muhlesav ve kane rasulen nebiyya 52. Ve nadeynahü min canibit turil eymeni ve karrabnahü neciyya 53. Ve vehebna lehu mir rahmetina ehahü harune nebiyya 54. Vezkür fil kitabi ismaıyle innehu kane sadikal va'di ve kane rasulen nebiyya 55. Ve kane ye'müru ehlehu bis salati vez zekati ve kane ınde rabbihı merdıyya 56. Vezkür fil kitabi idrıse innehu kane sıddıkan nebiyya 57. Ve rafa'nahü mekanen aliyya 58. Ülaikellezıne en'amellahü aleyhim minen nebiyyıne min zürriyyeti ademe ve mimmen hamelna mea nuhıv ve min zürriyyeti ibrahıme ve israıle ve mimmen hedeyna vectebeyna iza tütla aleyhim ayatür rahmani harru süccedev ve bükiyya 59. Fe halefe mim ba'dihim halfün edaus salate yettebeuş şehevati fe sevfe yelkavne ğayya 60. İlla men tabe ve amene ve amile salihan fe ülaike yedhulunel cennete ve la yuzlemune şey'a 61. Cennati adninilletı veader rahmanü ıbadehu bil ğayb innehu kane va'dühu me'tiyya 62. La yesmeune fıha bükratev ve aşiyya 63. Tilkel cennetülletı nurisü min ıbadina men kane tekıyya 64. Ve ma netezzelü illa bi emri rabbik lehu ma beyne eydına ve ma halfena ve ma beyne zalik ve ma kane rabbüke nesiyya 58. Ayet secde ayetidir. 65. Rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma fa'büdhü vastabir li ıbadetih hel ta'lemü lehu semiyya 66. Ve yekulül insanü e iza ma mittü le sevfe uhracü hayya 67. E ve la yezkürul insanü enna halaknahü min kablü ve lem yekü şey'a 68. Fe ve rabbike le nahşürannehüm veş şeyatıyne sümme le nuhdırannehüm havle cehenneme cisiyya 69. Sümme lenenzianne min külli şıatin eyyühüm eşeddü aler rahmani ıtiyya 70. Sümme le nahnü a'lemü billezıne hüm evla biha sıliyya 71. Ve im minküm illa varidüha kane ala kabbike hatmem makdıyya 72. Sümme nüneccillezınet tekav ve nezeruz zalimıne fıha cisiyya 73. Ve iza tütla aleyhim ayatüna beyyinatin kalellezıne keferu lillizıne amenu eyyül ferıkayni hayrum mekamev ve ahsenü nediyya 74. Ve kem ehlekna kablehüm min karnin hüm ahsenü esasev ve ri'ya 75. Kul men kane fid dalaleti felyemdüd lehür rahmanü medda hatta iza raev ma yuadune immel azabe ve immes saah fe seya'lemune men hüve şerrum mekanev ve ad'afü cünda 76. Ve yezıdüllahüllezınehtedev hüda vel bakıyatüs salihatü hayrun ınde rabbike sevabev ve hayrum meradda 77. E fe raeytellezı kefera bi ayatina ve kale leuteyenne malev ve veleda 78. Ettaleal ğaybe emittehaze ınder rahmani ahda 79. Kella senektübü ma yekulü ve nemüddü lehu minel azabi medda 80. Ve nerisühu ma yekulü ve ye'tına ferda 81. Vettehazu min dunillahi alihetel li yekunu lehüm ızza 82. Kella seyekfürune bi ıbadetihim ve yekunune aleyhim dıdda 83. E lem tera enna erselneş şeyatıyne alel kafirıne teüzzühüm ezza 84. Fe la ta'cel aleyhim innema neuddülehüm adda 85. Yevme nahşürul müttekıyne iler rahmani vefda 86. Ve nesukul mücrimıne ila cehenneme virda 87. La yemlikuneş şefaate illa menttehaze ınder rahmani ahda 88. Ve kalittehazer rahmanü veleda 89. Le kad ci'tüm şey'en idda 90. Tekadüs semavatü yetefettarne minhü ve tenşekkul erdu ve tehırrul cibalü hedda 91. En deav lirrahmani veleda 92. Ve ma yembeğıy lir rahmani ey yettehıze veleda 93. İn küllü men fis semavate vel erdı illa atir rahmani abda 94. Le kad ahsahüm ve addehüm adda 95. Ve küllühüm atıhi yevmel kıyameti ferda 96. İnnellezıne amenu ve amilus salihati se yec'alü lehümür rahmanu vüdda 97. Fe innema yessernahü bi lisanike li tübeşşira bihil müttekıyne ve tünzira bihı kavmel lüdda 98. Ve kem ehlekna kablehüm min karn hel tühussü minhüm min ehadinev temeu lehüm rikza MERYEM SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU MERYEM SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU DEVAMI İÇİN TIKLAYIN MERYEM SURESİ MEALİ Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıylaKâf Hâ Yâ Ayn Sâd. ﴾1﴿ Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır. ﴾2﴿ Hani o Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı. ﴾3﴿ O şöyle demişti "Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda cevapsız bırakılarak hiç mahrum olmadım." ﴾4﴿ "Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarımın isyankâr olmalarından korkuyorum. karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!" ﴾5-6﴿ Allah şöyle dedi "Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik." ﴾7﴿ Zekeriyya, "Rabbim!" "Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?" ﴾8﴿ Vahiy meleği dedi ki "Evet, öyle. Ancak Rabbin diyor ki "Bu bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım." ﴾9﴿ Zekeriyya, "Rabbim, öyleyse bana çocuğumun olacağınabir işaret ver", dedi. Allah da, "Senin işaretin, sapasağlam olduğun halde insanlarla üç gün üç gece konuşamamandır" dedi. ﴾10﴿ Derken Zekeriya ibadet yerinden halkının karşısına çıktı. Konuşmak istedi, konuşamadı ve onlara "Sabah akşam Allah'ı tespih edin" diye işaret etti. ﴾11﴿ Yahya dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine "Ey Yahya kitaba sımsıkı sarıl" dedik. Biz ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah'tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi. ﴾12-14﴿ Doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği gün ona selam olsun! ﴾15﴿ Ey Muhammed! Kitapta Kur'an'da Meryem'i de an. Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve kendini onlardan uzak tutmak için onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü. ﴾16-17﴿ Meryem, "Senden, Rahmân'a sığınırım. Eğer Allah'tan çekinen biri isen bana kötülük etme" dedi. ﴾18﴿ Cebrail, "Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim" dedi. ﴾19﴿ Meryem, "Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl çocuğum olabilir?" dedi. ﴾20﴿ Cebrail, "Evet, öyle. Rabbin diyor ki O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu zaten ezelde hükme bağlanmış bir iştir" dedi. ﴾21﴿ Böylece Meryem çocuğa gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi. ﴾22﴿ Doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. "Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!" dedi. ﴾23﴿ Bunun üzerine Cebrail ağacın altından ona şöyle seslendi "Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı." ﴾24﴿ . "Hurma ağacını kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün." ﴾25﴿ "Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, "Şüphesiz ben Rahmân'a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım" de. ﴾26﴿ Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler "Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın!" ﴾27﴿ "Ey Hârûn'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi." ﴾28﴿ Bunun üzerine Meryem, çocukla konuşun diye ona işaret etti. "Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?" dediler. ﴾29﴿ Bebek şöyle konuştu "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. Bana kitabı İncil'i verdi ve beni bir peygamber yaptı." ﴾30﴿ "Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekatı emretti." ﴾31﴿ "Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı." ﴾32﴿ "Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm esenlik verilmiştir." ﴾33﴿ Hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu İsa işte budur. ﴾34﴿ Allah'ın çocuk edinmesi düşünülemez. O bundan yücedir, uzaktır. Bir işe hükmettiği zaman ona sadece "ol!" der ve o da oluverir. ﴾35﴿ Şüphesiz, Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse yalnız O'na kulluk edin. Bu, dosdoğru bir yoldur. ﴾36﴿ Fakat hıristiyan gruplar, aralarında ayrılığa düştüler. Büyük bir günü görüp yaşayacakları için vay kafirlerin haline! ﴾37﴿ Bize gelecekleri gün gerçekleri ne iyi işitip ne iyi görecekler! Ama zalimler bugün apaçık bir sapıklık içindedirler. ﴾38﴿ Onları, gaflet içinde bulunup iman etmezlerken işin bitirileceği o pişmanlık günüyle uyar. ﴾39﴿ Şüphesiz yeryüzüne ve onun üzerindekilere biz varis olacağız, biz! Ancak bize döndürülecekler. ﴾40﴿ Kitapta İbrahim'i de an. Gerçekten o, son derece dürüst bir kimse, bir peygamber idi. ﴾41﴿ Hani babasına şöyle demişti "Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?" ﴾42﴿ "Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy ki seni doğru yola ileteyim." ﴾43﴿ "Babacığım! Şeytana tapma! Çünkü şeytan Rahmân'a isyankâr olmuştur." ﴾44﴿ "Babacığım! Doğrusu ben, sana, çok esirgeyici Rahmân tarafından bir azabın dokunmasından, böylece şeytana bir dost olmandan korkuyorum." ﴾45﴿ Babası, "Ey İbrahim! Sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, mutlaka seni taşa tutarım. Uzun bir süre benden uzaklaş!" dedi. ﴾46﴿ İbrahim şöyle dedi "Esen kal! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Şüphesiz O, beni nimetleriyle kuşatmıştır." ﴾47﴿ "Sizi ve Allah'tan başka taptıklarınızı terk ediyor ve Rabb'ime ibadet ediyorum. Rabbime ibadet etmekle de mutsuz olmayacağımı umuyorum." ﴾48﴿ İbrahim, onları da onların taptıklarını da terk edince ona İshak ile Yakub'u bağışladık ve her birini peygamber yaptık. ﴾49﴿ Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onlar için yüce bir doğruluk dili var ettik güzel bir söz ile anılmalarını temin ettik. ﴾50﴿ Kitapta, Mûsâ'yı da an. Şüphesiz o seçkin bir insan idi. Bir resül, bir nebi idi. ﴾51﴿ Ona, Tûr dağının sağ tarafından seslendik ve kendisi ile gizlice konuşmak için kendimize yaklaştırdık. ﴾52﴿ Rahmetimiz sonucu kardeşi Hârûn'u bir nebi olarak kendisine bahşettik. ﴾53﴿ Kitap'ta İsmail'i de an. Şüphesiz o sözünde duran bir kimse idi. Bir resül, bir nebi idi. ﴾54﴿ Ailesine namaz ve zekatı emrederdi. Rabb'inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı. ﴾55﴿ Kitap'ta İdris'i de an. Şüphesiz o doğru sözlü bir kimse, bir nebi idi. ﴾56﴿ Onu yüce bir makama yükselttik. ﴾57﴿ İşte bunlar, Adem'in ve Nûh ile beraber gemiye bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim'in, Yakub'un ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet verdiğimiz nebîlerdir. Kendilerine Rahmân'ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı. ﴾58﴿ Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevi tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba çarptırılacaklardır. ﴾59﴿ Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete, Rahmân'ın, kullarına gıyaben vaad ettiği "Adn" cennetlerine girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz onun va'di kesinlikle gerçekleşir. ﴾60-61﴿ Orada boş söz işitmezler. Yalnızca meleklerin "selam!" deyişini işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da vardır. ﴾62﴿ İşte bu, kullarımızdan Allah'a karşı gelmekten sakınanlara miras kılacağımız cennettir. ﴾63﴿ Cebrail şöyle dedi "Biz ancak Rabbinin" emriyle ineriz. Önümüzdekiler, arkamızdakiler ve bunlar arasındakiler hep O'nundur. Rabbin unutkan değildir." ﴾64﴿ Allah göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir. Şu halde, O'na ibadet et ve O'na ibadet etmede sabırlı ol. Hiç, O'nun adını taşıyan bir başkasını biliyor musun? ﴾65﴿ İnsan, "Öldüğümde gerçekten diri olarak topraktan çıkarılacak mıyım?" der. ﴾66﴿ İnsan, daha önce hiçbir şey değil iken kendisini yarattığımızı düşünmez mi? ﴾67﴿ Rabbine andolsun, onları şeytanlarla beraber mutlaka haşredeceğiz. Sonra onları kesinlikle cehennemin çevresinde diz üstü hazır edeceğiz. ﴾68﴿ Sonra her bir topluluktan, Rahman'a karşı en isyankâr olanları mutlaka çekip çıkaracağız. ﴾69﴿ Sonra, oraya girmeye en layık olanları muhakkak ki en iyi biz biliriz. ﴾70﴿ . Ey insanlar! Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir. ﴾71﴿ Sonra Allah'a karşı gelmekten sakınanları kurtarırız da zalimleri orada diz üstü çökmüş halde bırakırız. ﴾72﴿ Âyetlerimiz kendilerine apaçık bir şekilde okunduğu zaman, inkar edenler, inananlara, "İki topluluktan hangisinin bulunduğu yer daha hayırlı meclis ve mahfili daha güzeldir?" dediler. ﴾73﴿ Biz onlardan önce, mal-mülk ve görünümü daha güzel olan nice nesilleri helak ettik. ﴾74﴿ Ey Muhammed! De ki "Kim sapıklık içinde ise Rahmân onlara, istenildiği kadar süre versin! Nihayet kendilerine vaad olunan azabı, ya da kıyameti gördüklerinde kimin yeri daha kötüymüş, kimin taraftarları daha zayıfmış bilecekler. ﴾75﴿ Allah doğruya erenlerin hidayetini artırır. Kalıcı salih ameller Rabbinin katında sevap bakımından da daha hayırlıdır, sonuç itibari ile de. ﴾76﴿ Âyetlerimizi inkar edip "Bana elbette mal ve evlat verilecek!" diyen kimseyi gördün mü? ﴾77﴿ Gaybı mı görüp bilmiş, yoksa Rahmân'dan bir söz mü almış? ﴾78﴿ Hayır! İş onun dediği gibi değil. Biz onun söylediklerini yazacağız ve azabını arttırdıkça arttıracağız! ﴾79﴿ Onun ahirette sahip olacağını söylediği şeylere biz varis olacağız ve o bize tek başına gelecek. ﴾80﴿ Onlar, kendileri için kuvvet ve şeref kaynağı olsunlar diye, Allah'tan başka ilahlar edindiler. ﴾81﴿ Hayır! İlahları, onların ibadetlerini inkar edecekler ve kendilerine düşman olacaklar. ﴾82﴿ Kafirlerin başına, onları durmadan günaha ve azgınlığa tahrik eden şeytanları gönderdiğimizi görmedin mi? ﴾83﴿ Ey Muhammed! Şu halde onların azaba uğramalarını istemekte acele etme. Biz onlar için ancak takdir ettiğimiz günleri sayıp durmaktayız. ﴾84﴿ Allah'a karşı gelmekten sakınanları Rahmân'ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevkedeceğimiz günü düşün! ﴾85-86﴿ Rahmân'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır. ﴾87﴿ Onlar, "Rahmân bir çocuk edindi" dediler. ﴾88﴿ Andolsun, siz çok çirkin bir şey ortaya attınız. ﴾89﴿ Rahman'a çocuk isnat etmelerinden dolayı neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp çökecektir! ﴾90-91﴿ Halbuki Rahmân'a bir çocuk edinmek yakışmaz. ﴾92﴿ Göklerdeki ve yerdeki herkes Rahman'a kul olarak gelecektir. ﴾93﴿ Andolsun, Allah onları ilmiyle kuşatmış ve tek tek saymıştır. ﴾94﴿ Onların her biri kıyamet günü O'na tek başına gelecektir. ﴾95﴿ İnanıp salih ameller işleyenler için Rahmân, gönüllere bir sevgi koyacaktır. ﴾96﴿ Ey Muhammed! Biz, Allah'a karşı gelmekten sakınanları Kur'an ile müjdeleyesin, inat eden bir topluluğu da uyarasın diye, onu senin dilin ile indirip kolaylaştırdık. ﴾97﴿ Biz onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Onlardan hiçbirini hissediyor yahut onların bir fısıltısını olsun işitiyor musun? ﴾98﴿
MERYEM SURESİ Bismillahirrahmanirrahim 1. Kef ha ya ayn sad 2. Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyya 3. İz nada rabbehu nidaen hafiyya 4. Kale rabbi innı vehenel azmü minnı veştealer ra'sü şeybev ve lem eküm bi düaike rabbi şekıyya 5. Ve innı hıftül mevaliye miv veraı ve kanetimraetı akıran feheb lı mil ledünke veliyya 6. Yerisüni ve yerisü min ali ya'kube vec'alhü rabbi radıyya 7. Ya zekeriyya inna nübeşşiruke bi ğulaminismühu yahya lem nec'al lehu min kablü semiyya 8. Kale rabbi enna yekunü lı ğulamüv ve kanetimraeti akırav ve kad belağtü minel kiberi ıtiyya 9. Kale kezalik kale rabbüke hüve aleyye heyyinüv ve kad halaktüke min kablü ve lem tekü şey'a 10. Kale rabbic'al lı ayeh kale ayetüke ella tükellimen nase selase leyalin seviyya 11. Fe harace ala kavmihı minel mıhrabi fe evha ileyhim en sebbihu bükratev ve aşiyya 12. Ya yahya huzil kitabe bi kuvveh ve ateynahül hukme abiyya 13. Ve hananem mil ledünna ve zekah ve kane tekıyya 14. Ve berram bi valideyhi ve lem yekün cebbaran asıyya 15. Ve selamün aleyhi yevme vülide ve yevme yemutü ve yevme yüb'asü hayya 16. Vezkür fil kitabi meryem izintebezet min ehliha mekanen şerkıyya 17. Fettehazet min dunihim hıcaben fe erselna ileyha ruhana fe temessele leha beşaren seviyya 18. Kalet innı euzü bir rahmani minke in künte tekıyya 19. Kale innema ene rasulü rabbiki li ehebe leki ğulamen zekiyya 20. Kalet enna yekunü li ğulamüv ve lem yemsesnı beşeruv ve lem ekü beğıyya 21. Kale kezalik kale rabbüki hüve aleyye heyyin ve li nec'alehu ayetel linnasi ve rahmetem minna ve kane emram makdıyya 22. Fe hamelethü fentebezet bihı mekanen kasıyya 23. Fe ecaehel mehadu ila ciz'ın nahleh kaletya leytenı mittü kable haza ve küntü nesyem mensiyya 24. Fe nadaha min tahtiha ella tahzenı kad ceale rabbüki tahteki seriyya 25. Ve hüzzı ileyki bi ciz'ın nahleti tüsakıt aleyki rutaben ceniyya 26. Fe külı veşrabı ve karrı ayna fe imma terayinne minel beşeri ehaden fe kulı innı nezertü lir rahmani savmen fe len ükellimel yevme insiyya 27. Fe etet bihı kavmeha tahmilüh kalu ya meryemü le kad ci'ti şey'en feryya 28. Ya uhte harune ma kane ebukimrae sev'iv ve ma kanet ümmüki beğıyya 29. Fe eşarat ileyhi kalu keyfe nükelimü men kane fil mehdi sabiyya 30. Kale innı abdüllahi ataniyel kitabe ve cealenı nebiyya 31. Ve cealenı mübaraken eyne ma küntü ve evsanı bis salati vez zekati ma dümtü hayya 32. Ve berram bi validetı ve lem yec'alnı cebbaran şekıyya 33. Vesselamü aleyye yevme vülidtü ve yevme emutü ve yevme üb'asü hayya 34. Zalike ıysebnü meryem kavlel hakkıllezı fıhi yemterun 35. Ma kane lillahi ey yettehıze miv veledin sübhaneh iza kada emran fe innema yekulü lehu küm fe yekun 36. Ve innellahe rabbı ve rabbüküm fa'büduh haza sıratum müstekıym 37. Fahtelefel ahzabü mim beynihim fe veylül lillezıne keferu mim meşhedi yevmin azıym 38. Esmı'bihim ve ebsır yevme ye'tunena lakiniz zalimunel yevme fı dalalim mübın 39. Ve enzirhüm yevmel hasrati iz kudıyel emr ve hüm fı ğafletiv ve hüm la yü'minun 40. İnna nahnü nerisül erda ve men aleyha ve ileyna yürceun 41. Vezkür fil kitabi ibrahım innehu kane sıddıkan nebiyya 42. İz kale li ebıhi ya ebeti lime ta'büdü ma la yesmeu ve la yübsıru ve la yuğnı anke şey'a 43. Ya ebeti innı kad caenı minel ılmi ma lem ye'tike fettebı'nı ehdike sıratan seviyya 44. Ya ebeti la ta'büdiş şeytan inneş şeytane kane lir rahmani asıyya 45. Ya ebeti ninı ehafü ey yemesseke azabüm miner rahmani fe tekune liş şeytani veliyya 46. Kale erağıbün ente an alihetı ya ibrahım leil lem tentehi le ercümenneke vehcürnı meliyya 47. Kale selamün aleyk se estağfiru leke rabbı innehu kane bı hafiyya 48. Ve a'tezilüküm ve ma ted'une min dunillahi ve ed'u rabbı asa ella ekune bi düai rabbı şekıyya 49. Felemma'tezelehüm ve ma ya'büdune min dunillahi vehebna lehu ishaka ve ya'kub ve küllen cealna nebiyya 50. Ve vehebna lehüm mir rahmetina ve cealna lehüm lisane sıdkın aliyya 51. Vezkür fil kitabi musa innehu kane muhlesav ve kane rasulen nebiyya 52. Ve nadeynahü min canibit turil eymeni ve karrabnahü neciyya 53. Ve vehebna lehu mir rahmetina ehahü harune nebiyya 54. Vezkür fil kitabi ismaıyle innehu kane sadikal va'di ve kane rasulen nebiyya 55. Ve kane ye'müru ehlehu bis salati vez zekati ve kane ınde rabbihı merdıyya 56. Vezkür fil kitabi idrıse innehu kane sıddıkan nebiyya 57. Ve rafa'nahü mekanen aliyya 58. Ülaikellezıne en'amellahü aleyhim minen nebiyyıne min zürriyyeti ademe ve mimmen hamelna mea nuhıv ve min zürriyyeti ibrahıme ve israıle ve mimmen hedeyna vectebeyna iza tütla aleyhim ayatür rahmani harru süccedev ve bükiyya 59. Fe halefe mim ba'dihim halfün edaus salate yettebeuş şehevati fe sevfe yelkavne ğayya 60. İlla men tabe ve amene ve amile salihan fe ülaike yedhulunel cennete ve la yuzlemune şey'a 61. Cennati adninilletı veader rahmanü ıbadehu bil ğayb innehu kane va'dühu me'tiyya 62. La yesmeune fıha bükratev ve aşiyya 63. Tilkel cennetülletı nurisü min ıbadina men kane tekıyya 64. Ve ma netezzelü illa bi emri rabbik lehu ma beyne eydına ve ma halfena ve ma beyne zalik ve ma kane rabbüke nesiyya 58. Ayet secde ayetidir. 65. Rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma fa'büdhü vastabir li ıbadetih hel ta'lemü lehu semiyya 66. Ve yekulül insanü e iza ma mittü le sevfe uhracü hayya 67. E ve la yezkürul insanü enna halaknahü min kablü ve lem yekü şey'a 68. Fe ve rabbike le nahşürannehüm veş şeyatıyne sümme le nuhdırannehüm havle cehenneme cisiyya 69. Sümme lenenzianne min külli şıatin eyyühüm eşeddü aler rahmani ıtiyya 70. Sümme le nahnü a'lemü billezıne hüm evla biha sıliyya 71. Ve im minküm illa varidüha kane ala kabbike hatmem makdıyya 72. Sümme nüneccillezınet tekav ve nezeruz zalimıne fıha cisiyya 73. Ve iza tütla aleyhim ayatüna beyyinatin kalellezıne keferu lillizıne amenu eyyül ferıkayni hayrum mekamev ve ahsenü nediyya 74. Ve kem ehlekna kablehüm min karnin hüm ahsenü esasev ve ri'ya 75. Kul men kane fid dalaleti felyemdüd lehür rahmanü medda hatta iza raev ma yuadune immel azabe ve immes saah fe seya'lemune men hüve şerrum mekanev ve ad'afü cünda 76. Ve yezıdüllahüllezınehtedev hüda vel bakıyatüs salihatü hayrun ınde rabbike sevabev ve hayrum meradda 77. E fe raeytellezı kefera bi ayatina ve kale leuteyenne malev ve veleda 78. Ettaleal ğaybe emittehaze ınder rahmani ahda 79. Kella senektübü ma yekulü ve nemüddü lehu minel azabi medda 80. Ve nerisühu ma yekulü ve ye'tına ferda 81. Vettehazu min dunillahi alihetel li yekunu lehüm ızza 82. Kella seyekfürune bi ıbadetihim ve yekunune aleyhim dıdda 83. E lem tera enna erselneş şeyatıyne alel kafirıne teüzzühüm ezza 84. Fe la ta'cel aleyhim innema neuddülehüm adda 85. Yevme nahşürul müttekıyne iler rahmani vefda 86. Ve nesukul mücrimıne ila cehenneme virda 87. La yemlikuneş şefaate illa menttehaze ınder rahmani ahda 88. Ve kalittehazer rahmanü veleda 89. Le kad ci'tüm şey'en idda 90. Tekadüs semavatü yetefettarne minhü ve tenşekkul erdu ve tehırrul cibalü hedda 91. En deav lirrahmani veleda 92. Ve ma yembeğıy lir rahmani ey yettehıze veleda 93. İn küllü men fis semavate vel erdı illa atir rahmani abda 94. Le kad ahsahüm ve addehüm adda 95. Ve küllühüm atıhi yevmel kıyameti ferda 96. İnnellezıne amenu ve amilus salihati se yec'alü lehümür rahmanu vüdda 97. Fe innema yessernahü bi lisanike li tübeşşira bihil müttekıyne ve tünzira bihı kavmel lüdda 98. Ve kem ehlekna kablehüm min karn hel tühussü minhüm min ehadin ev temeu lehüm rikza MEALİ 19 – MERYEM SÛRESİ 98 âyet olup Mekke'de inmiştir. Hz. Meryemin bakire olarak Hz. İsayı dünyaya getirmesini tafsilatlı olarak anlatan kıssa ile başlar. Kehf suresindeki bazı peygamber kıssalarının peşinden Zekeriyya, Yahya, İsa, İbrâhim, Mûsâ, İsmâil, İdris aleyhimu's-selam dan bahseder. Sonra nebîlerin yolundan sapanlara dikkat çeker. Şirkin bir çok nev'ini çürütür. Meryem sûresi, Hz. İsanın adı etrafında türeyen çeşitli batıl inançları reddeder. Bu sûre Hz. İsa hakkında gerçek inancı açıkça bildirmekte olup Habeşistana hicret eden müminler bunu orada okumaktan çekinmemişlerdir. Okumaları Necaşî ve yakınları üzerinde olumlu bir tesir uyandırmıştır. Hz. İbrâhimden bahsedilmesi muhacirler için büyük bir teselli vesîlesidir. Zira o da hicret etmiş ve sonunda iyi bir akıbete kavuşmuştur. Son bölümünde müşriklerin aleyhteki çabalarına rağmen müminlerin felaha ereceği müjdelenmektedir. Bismillâhirrahmânirrahîm. 1 – Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd. 2 – Bu, Senin Rabbinin, kulu Zekeriyya'ya olan lütuf ve ihsanının anlatımıdır. [3,38-41] {KM, Luka 1,5-25} 3 – O Rabbine gizlice seslenip şöyle niyaz etmişti 4 – 'Ya Rabbî, iyice yaşlandım, kemiklerim zayıfladı, eridi, başımdaki saçlarım ağardı, beyaz alevler gibi tutuştu. Ya Rabbî, Sana her ne için yalvardıysam, asla mahrum kalmadım, bedbaht olmadım.” 5-6 – Doğrusu ben arkamdan yerime geçecek akrabamdan ötürü endişeliyim. Eşim de kısır! Bana lütf-u kereminden öyle bir varis nasib et ki bana da, Yâkub hanedanına da varis olsun. Onu, razı olacağın bir insan eyle ya Rabbi!” [3,38-39] Zekeriyya Harun neslindendi. İsrailoğulları Filistin'i fethettikten sonra ülkeyi 12 kabileye miras olarak dağıttılar. 13. olan ve Harun dan gelen Levililer'e de dinî hizmetler düştü. Eski Ahid, I. Tarihler, 23 7 – 'Zekeriyya! Buyurdu Allah. Biz, sana adı Yahya olacak bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce, kimseyi ona adaş yapmadık Bu adı alan olmadı.” Yahya 'O yaşayacak, yaşasın, manevî erdemleriyle hep diri kalsın, her zaman hatırlansın” demektir. Bu kıssa hakkında bkz. Luka, 1,5 – 22 8 – 'Ya Rabbî, dedi, nasıl olur benim çocuğum olabilir ki eşim kısır, ben ise bir pîr-i faniyim.” 9 – Melek dedi 'Öyledir, fakat Rabbin buyurdu ki Bunu yapmak bana pek kolay! Nitekim seni yoktan var eden de Ben değil miyim?” [76,1] 10 – 'Bana bir alamet göster ya Rabbî!”, dedi. Allah buyurdu 'Senin alametin, sağlığın yerinde olmasına rağmen üç gün insanlarla konuşamamandır” [3,41] 11 – Derken, mâbeddeki bölmesinden halkının karşısına çıkıp 'Sabah akşam Rabbinize tesbih, ibadet edin” diye işarette bulundu. [Mihrab için bkz. 3,37] 12, 14 – 'Yahya! Kitaba var kuvvetinle sarıl” dedik ve henüz çocuk iken ona hikmet verdik. Tarafımızdan bir merhamet, arı duru bir gönül de ihsan ettik. O haramlardan çok sakınan bir insandı. Anne ve babasına iyi davranan hayırlı bir evlattı, asla zorba ve isyankâr biri değildi. 15 – Doğduğu gün de, vefat ettiği gün de, diriltilip kabirden kalkacağı gün de selam olsun ona. Bu hadisenin Yeni Ahid'de anlatımı için bkz. Luka, 1,5 – 22. Kur'ân ile Încîl'in anlatımında şu iki fark vardır 1. Zekeriya konuşmaması bir işaret ve alamet iken Luka inciline göre bir nevi cezadır. 2. Onun konuşmaması üç gün iken Încîl'e göre Yahya doğumuna kadar sürmüştür. 16 – Kitapta Meryem'i de an! Hani o, ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir yere çekiliverdi. Beyt-i Mukaddesin veya evinin doğu tarafına çekilmişti. Hıristiyanlar doğu tarafını kıble edinmişlerdir. 17 – Onlarla kendisi arasına bir perde gerdi. Biz de ona Ruhumuzu gönderdik de, ona kusursuz, mükemmel bir insan şeklinde görünüverdi. [26,193-194.] 18 – Meryem irkildi ve 'Ben” dedi, 'Rahmana sığındım senden. Eğer Allah'tan korkup haramdan sakınan bir kimse isen çekil yanımdan!” 19 – Ruh 'Ben” dedi, 'Rabbinden sana gelen bir elçiyim. Sana tertemiz bir erkek çocuk hediye edeyim diye geldim” 20 – Meryem 'Nasıl oğlum olabilir ki bana eli değen bir tek erkek bile olmamıştır. İffetsiz bir kadın da değilim!” Kur'ân-ı Kerim Hz. Meryem'in bakire, yani hiçbir erkek ile evlilik ilişkisi olmadığını bildirir. Mevcut Încîllere göre Yusuf Meryem'i eş olarak aldı. Yalnız Hz. İsa dünyaya gelinceye kadar onunla birleşmedi Matta 1,24 – 25. Încîle göre İsa'nın Hz. Meryemden doğan Yâkub, Şem'un ve Yahuda isimli erkek ve ayrıca kızkardeşleri vardı Matta 13,55. 21 – Ruh 'Öyledir, ama Rabbin 'Bu iş bana pek kolaydır. Çünkü biz onu insanlara kudretimizin bir alameti ve tarafımızdan bir rahmet kılacağız ve artık bu, hükme bağlanmış, olup bitmiş bir iştir” dedi.” [3,45] 22 – Sonra çocuğuna hamile kaldı ve bu haliyle uzakça bir yere çekildi. Uzaklaşması, çocuğuna babasız hamile kaldığının güçlü bir delilidir. Normal tarzda olsaydı evini, barkını, her şeyini bırakıp uzak bir yere çekilmezdi. 23 – Derken doğum sancısı onu bir hurma ağacına dayanmaya zorladı. 'Ay!” dedi, 'n'olaydım, keşke bu iş başıma gelmeden öleydim, adı sanı unutulup gitmiş biri olaydım!” Bu sancılar Hz. Meryem'in diğer anneler gibi doğurduğunu, İsa herhangi bir çocuk gibi dünyaya geldiğini gösteriyor. Hz. İsanın insanlardan uzak bir yerde doğduğu anlaşılıyor. 24 – Derken, Ruh, ona aşağıdan şöyle seslendi 'Sakın üzülme!” dedi, 'Rabbin senin alt yanında bir su arkı meydana getirdi. Bunu söyleyen Melek veya yeni doğan çocuk olabilir. 25 – 'Haydi, hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine taze hurmalar dökülsün.” 26 – 'Artık ye, iç, gözün aydın olsun! Eğer herhangi bir insana rastlarsan 'Ben Rahman'a oruç adamıştım, de, o sebeple bugün hiç kimseyle konuşmayacağım” 27 – Onu kucağına alıp akrabalarına getirdi. 'Kız Meryem! Dediler, sen ne tuhaf bir şey yapmışsın öyle!” 28 – 'Ey Harun'un kardeşi! Baban kötü bir insan değildi. Annen de iffetsiz bir kadın değildi!” Arapçada eb baba, eh kardeş ve uht kızkardeş kelimeleri birçok durumda geniş mânada kullanılır. Gerçek bir kardeşlik değil, akrabalık ve mensubiyet bildirir. Hz. Peygambere bu, bir müşkil olarak sorulmuş, o da 'Meryem zamanındaki insanlar, kendilerinden önce geçen peygamberlerinin ve iyi kimselerin isimlerini çocuklarına isim yaparlardı, yani onlara nisbet edilirlerdi.” buyurmuştur. Nitekim Hz. Safiyye, bazı kadınların kendisine 'Yahudi kızı Yahudi!” dediklerini şikâyet edince o şöyle buyurmuştu 'Sen niçin onlara 'Oh ya, Harun babam, Mûsâ amcam, Muhammed eşim oluyor, daha ne isterim!” deseydin ya!” 29 – Meryem, bana değil, çocuğa sorun dercesine çocuğu gösterdi 'Nasıl olur da, dediler, beşikteki bebekle konuşuruz?” [23,50] 30 – Derken bebek 'Ben Allah'ın kuluyum, dedi, O bana kitap verdi, beni peygamber olarak görevlendirdi. 31 – 'Nerede olursam olayım beni kutlu, mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe bana namazı ve zekâtı farz kıldı.” 32 – 'Anneme saygılı, hayırlı evlat kılıp, asla zorba, bedbaht ve hayırsız biri yapmadı” [17,23; 31,14] 33 – Doğduğum gün de, öleceğim gün de, kabirden kalkıp dirileceğim gün de selam üzerime olsun!” 34 – İşte hakkında şüphe ve tartışmalara girdikleri Meryem oğlu İsa konusunda gerçeğin ta kendisi olan Allah'ın sözü budur. 35 – Allah'ın evlat edinmesi olacak iş değildir. O bundan münezzehtir! Bir işi yapmak istedi mi, 'şöyle olsun” demesi kâfidir. 36,82 36 – 'İyi bilin ki Allah benim de Rabbim, sizlerin de Rabbidir. Öyleyse yalnız Ona ibadet ediniz. Doğru yol budur” 37 – Sonra onun hakkında birtakım gruplar kendi aralarında ayrılığa düştüler. Artık gerçeğin meydana çıkacağı o mühim günün duruşmasında vay o kâfirlerin başına geleceklere! Bu gruplar Yahudilerle Hıristiyanlardır. Yahut Hıristiyanların Nesturîler, Yâkubîler ve Melkânîler şeklinde bölünmeleridir. Tarihi akış içinde Hıristiyanlık yüzlerce gruba bölünmüştür. Titiz bir tevhid inancına sahib olan Unitaire'lerin yanında, ekserî hıristiyanların teslisi, hatta Mormonlar gibi bir grubun politeizm'i çok tanrıcılığı kabul ettiklerini de görürüz. Hülasa 'Yeryüzünde başka hiç bir dinin mensupları Hıristiyanlar kadar farklı inançlara ve din savaşlarına girmemişlerdir.” [De Glasenapp, Les cinq grandes religions, Paris, Payot, 1954, s. 415 38 – Neler işitecek, neler görecekler onlar, o huzurumuza gelecekleri gün! Gerçeği pek güzel anlayacaklar o gün. Ama o zalimler bu gün tam bir şaşkınlık içindedirler. 39 – Sen o hasret ve pişmanlık gününü, o hakların da ilahî hükmün yerini bulacağı günü anlatarak uyar onları! Ama onlar gaflet içindeler, hala iman etmiyorlar onlar. 40 – Şu kesin bir gerçektir ki bütün dünyaya ve dünyada yaşayan bütün insanlara Biz varis olacağız onlar sona erip baki Allah kalacak ve ölümden sonra hepsi diriltilip Bizim huzurumuza getirileceklerdir. 41 – Kitapta İbrâhimi de an. O gerçekten özü sözü doğru biri idi, yani bir peygamberdi. 42 – Zamanı geldi, babasına 'Babacığım, dedi, niçin işitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bu putlara tapıyorsun?” [21,52-67] {KM, Mezmurlar 135,15-18} 43 – 'Babacığım, sana ulaşmayan bir ilim, geldi bana, ne olur bana tâbi ol da seni dümdüz bir yola çıkarayım” 44 – 'Babacığım, sakın şeytana ibadet etme! Çünkü şeytan Rahmana isyan içindedir. [36,60; 4,117] 45 – Babacığım, bu gidişle o Rahmandan bile bir azabın gelip sana dokunacağından ve senin şeytana hemdem olacağından ciddî endişe içindeyim. 46 – Babası 'İbrâhim, ne o, yoksa sen benim tanrılarıma sırtını mı dönüyorsun? Vazgeçmezsen bu işten mutlaka taşa tutarım seni. Şöyle bir uzun müddet benden uzak dur. Gözüm görmesin seni buralarda!” 47 – İbrâhim 'Selamet, esenlik içinde kal, dedi. Rabbimden senin için af dileyeceğim. O gerçekten bana karşı çok lütufkârdır. [25,63; 28,55; 60,4; 9,113-114; 14,41] 48 – 'İşte sizi de, sizin Allah'tan başka ibadet ve dua ettiğiniz tanrılarınızı da terkediyorum. Rabbime niyaz edip yalvarıyorum. Rabbime niyaz etmem sayesinde mahrum ve perişan olmayacağımı umuyorum. Yani 'Olurki O sana tövbe ve iman etmeyi nasib eder.” Zira kâfir için istiğfar etmenin af dilemenin mânası budur. 49 – Onları ve onların Allah'tan başka taptıkları putları terkedip Şam'a yerleşince Biz O'na İshak ile Yâkubu hediye ettik. Onların her birine peygamberlik verdik. [21,72; 11,71; 2,133] Rivâyete göre Hz. İbrâhim Şam tarafına hicret ettiğinde önce Harran'a geldi. Orada Sâre ile evlendi. Ondan İshak, İshak'tan da bilahere Yâkub dünyaya geldi. 50 – Onlara rahmetimizden ihsanlarda bulunduk. Onlara dillerde ve dinlerde yüksek ve güzel bir nam bıraktık. 51 – Kitapta Mûsâ'yı da an. Gerçekten O Allah tarafından ihlâsa erdirilen bir kul idi, resul ve nebî idi. Resul ve nebî, Kur'ân'da bazan eş anlamda kullanılmıştır. Fakat 22, 52 de olduğu gibi, bazen farklı anlam taşıdıkları da anlaşılmaktadır. Umum husus farkı olduğu söylenebilir. Yani her resûl nebîdir, ama her nebî resul olmayabilir. 52 – Hani ona Tur'un sağ tarafından seslenmiş ve özel konuşma için onu huzurumuza almıştık. [28,30] {KM, Çıkış 33,11} Tur, Mısır ile Medyen arasında bir dağın adıdır. Hz. Mûsa Mısıra giderken bir ateş görmüş, ona yaklaşınca 'Ben Allah'ım. Hak Mâbud Benim” sesini işitmişti. Burada Tur'un doğusu kasdedilmiştir. Medyen'den Mısır'a giderken Tur'un güneyine düşen yoldan geçtiğinden, güney cihetinden ona bakan kişiye göre, dağın sağı doğu, solu ise batı tarafında olur. Yoksa bir dağın sağı veya solu olmadığı âşikârdır. 53 – Ve rahmet ve keremimizden, kardeşi Harun'u da nebî olarak ona ihsan ettik. [28,34; 20,31; 26,13] {KM, Çıkış 7,1} 54 – Kitapta İsmâil'i de an. Gerçekten o, verdiği sözü yerine getiren biri idi. Resul ve nebî idi. [17,34; 61,2-3] Hz. İsmâil, Hz. İbrâhimin oğlu ve Hz. Peygamberin büyük dedesidir. 55 – Halkına namazı ve zekâtı tavsiye ederdi. Rabbinin râzı olduğu biri idi. [20,132; 66,6] 56 – Kitapta İdris'i de an. Gerçekten o da doğruluğun timsali biri idi, bir nebî idi. [21,85] {KM, Tekvin 5,24} İdrisin asıl adı Uhnuh Enoch olup, Nuh ın 3. batın dedesidir. Rivâyete göre Kendinden önceki insanlar deri giyinirken o elbise dikmeye başlamış ve giymiştir. Ona 30 sahife indirilmiştir. Kalemle ilk yazı yazan, yıldızlar ve hesap ilmi ile ilk meşgul olan odur. 57 – Biz onu üstün bir makama yücelttik. Burada Hz. İdris ın miracına işaret edilmektedir. Krş. Enoch peygamberin miracı Tevrat, Tekvin 5, 24. 58 – İşte bunlar Allah'ın nimetine mazhar olmuş olan bu zatlar, Âdem neslinden, Nuh ile beraber gemide taşıdıklarımızın evlatlarından, İbrâhim ve İsrailin nesillerinden ve hidâyete erdirip seçtiğimiz kimselerdendir. Onlar Rahman'ın âyetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlardı. [6,83-90; 40,78] Bu zatlar Hz. Zekeriya ile Hz. İdris arasında zikredilen peygamberlerdir. Bu âyet, Tilavet secdesini gerektiren âyetlerdendir. 59 – Kendilerinden sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki namazı zâyi ettiler, şehvetlerinin peşine düştüler. İşte bunlar da azgınlıklarının cezasını bulacaklardır. Namaz, mümini Rabbi ile irtibata koyan bağdır, enerji kaynağı ile cihazı birleştiren kablo mesabesindedir. Kablosuz cihaz çalışmadığı gibi, ibadetsiz insan da karanlıkta kalır, rûh gıdasını alamaz ve güçsüz kalır. Âyet, ümmetlerin, çöküşlerinin, namazı gevşetmekle başladığına işaret ediyor. 60 – Ancak tövbe eden, iman edip makbul ve güzel işler yapanlar cennete girecekler ve asla haksızlığa uğramayacaklardır. 61 – Evet, onlar Rahman'ın kullarına gıyabî olarak vaad ettiği, dünyada iken görmeksizin inandıkları Adn cennetlerine gireceklerdir. Allah'ın vaadi muhakkak ki yerini bulacaktır. [73,18] 62 – Orada onlar boş ve anlamsız söz işitmezler, sadece selam ve selamet sözleri duyarlar. Orada ziyafetleri sabah akşam kendilerine sunulacaktır. [56,25-26; 73,35] Müslim müslüman ile selam aynı köktendir. Selam Selamet, esenlik, barış demektir. Müslim; hem Rabbi, hem kendi nefsi, hem de başkaları ile barış içinde yaşayıp âhirette de adı Daru's-selam selam ülkesi olan cennete girer. 63 – İşte bu cennetlere kullarımızdan, Allah'ı sayıp fenalıklardan sakınanları vâris kılacağız. 64 – Rabbinin emri olmadıkça biz meleklerden olan elçiler inmeyiz. Önümüzde ve arkamızdaki bütün geçmiş ve gelecek şeyler ve bunların arasındakiler hep O'na aittir. Senin Rabbin unutkan değildir, hiçbir şeyi unutmaz. Bu âyet, Cebrail ın sözünü nakleder. O'nun inmesi bir süre geciktiğinden Hz. Peygamber üzülmüştü. Cenabı Allah onu teselli buyuruyor. Bunlar, Hz. Peygamber a gönderilen ilahî vahiydir. Yani nasıl daha önceki peygamberler vahye nail oldularsa Hz. Peygamber de öylece nail olmuştur. 65 – Göklerin, yerin ve o ikisinin arasında olan herşeyin Rabbidir O. Öyleyse yalnız O'na kulluk et. O'na ibadetinde sabır ve sebat göster. Ona denk ve adaş olacak hiç kimse bilir misin? 66 – Böyle iken kâfir insan 'Sahi, ben öldükten sonra diriltilip kabirimden çıkarılacak mıyım?” der. [13,5; 36,77-79] 67 – O insan hiç düşünmüyor mu ki, o hiçbir şey değilken Biz onu yaratıp var ettik? 68 – Senin Rabbine yemin olsun ki Biz onları da, şeytanları da diriltip huzurumuza toplayacağız, sonra da cehennemin çevresinde dizüstü çökmüş vaziyette oraya getireceğiz. 69 – Sonra da her topluluktan, Rahmân'a isyan etmede en ileri gidenleri çekip ayıracağız. 70 – Sonra o cehennemi boylamaya daha çok müstahak olanları elbette Biz pek iyi biliriz. 71 – Sizden hiç kimse yoktur ki cehenneme varmasın. Bu Rabbinin katında kesinleşmiş bir hükümdür. Burada vürud girme, fakat 'uğrayıp geçme” mânasında bir girme ifade eder. Bu işkâli, Hz. Peygamber ın şöyle giderdiği rivayet olunmuştur. 'Herkes cehenneme girer, fakat müminler için Hz. İbrâhim'e olduğu gibi ateş serin ve selamet olur.” 72 – Sonra Allah'ı sayıp fenalıklardan sakınan müttakileri kurtararak zalimleri dizüstü çökmüş vaziyette orada bırakacağız. 73 – Âyetlerimiz kendilerine açık açık okunduğu zaman o kâfirler iman edenlere dediler ki Bu uhrevî ve manevî halleri bir tarafa bırakalım, dünya hayatının realitesine bakalım Bu iki zümreden, mümin ve kâfirlerden hangisinin makamı daha üstün, grup ve topluluğu daha muteberdir?” [6,53; 46,11; 26,111] Sırf geçici menfaatlere şartlanmalarını âyet pek beliğ bir şekilde beyan buyurmaktadır. Öyle ki onlar o halleri değil düşünüp anlamaya çalışmak, söz olarak bile işitmek istemiyorlar, kendilerine yapılan tebliğ, adeta bir 'sağırlar diyaloğuna” dönüşüyor. Onlar dünyayı kazanmak ve yaşamak için dinden uzak kalmak gerektiği düşüncesine kapıldılar. Fakat bu çok kısa ve dar görüşlülüktür. Zira onların beğenmedikleri müminler, kısa zamanda dünyada çok ilerlediler, zengin ve azgın kâfir önderler perişan oldular. 74 – Halbuki Biz onlardan önce, gerek mal ve eşyaları, gerek gösterişleri daha güzel durumda olan öyle nesiller helâk ettik ki saymaya gelmez. Başlıca ölçülerinin, maddî refah olduğu vurgulanıyor. 75 – De ki Dini inkâr edenlere Rahman biraz mühlet versin, bundan ne çıkar? Ama işin sonunda, onlar kendilerine vaad olunan azabı veya kıyameti görünce işte o zaman öğrenecekler kimmiş mevkii daha düşük ve kimmiş asker ve maiyyeti daha zayıf! [3,61; 62,6] 76 – Allah hidâyeti kabul edip doğru yola gelenlerin ise feyizlerini artırır. Baki kalacak dürüst ve yararlı işler, Rabbinin nazarında hem mükâfat bakımından daha üstün, hem de âkıbet yönünden daha iyidir. [9,124-125] 77 – Baksana şu âyetlerimizi inkâr edip 'Mutlaka malım mülküm de olacak, çoluk çocuğum da olacak!” diyen adamın haline! 78 – Ne o, bu adam gaybı öğrenmenin yolunu mu buldu, yoksa Rahmandan kesin bir söz mü aldı? 79 – Asla! İşte onun bu sözünü deftere kaydedeceğiz ve azabını da artırdıkça artıracağız. 80 – O sözünü ettiği mal ve evlada Biz vâris olacağız, nesi var nesi yoksa Bize kalacak ve o, huzurumuza tek başına ilk yarattığımız gibi mal ve mülkten, makam ve mevkiden hatta elbiseden bile soyunmuş olarak çırıl çıplak gelecektir. 81 – Kendilerine kalsa izzet ve kuvvet vesilesi olsun diye, Allah'tan başka bir takım tanrılar edindiler. Dünyevî varlığa ve iktidara nerdeyse dinî bir vecd ile 'tapınan” ve dünyevî başarının bu tezahürlerine tanrısal nitelikler yakıştıran insanlardan bahsediliyor. 82 – Hayır, hayır! Taptıkları o nesneler onların ibadetlerini reddedecekler ve kendilerine düşman olacaklardır. [35,14; 46,5] 83 – Görmüyor musun ki Biz kâfirlere şeytanları musallat ediyoruz, onları oynatıp duruyorlar. 84 – O halde onlar hakkında acele etme. Biz onların günlerini saymaktayız. [14,42; 86,17; 3,178; 31,24] 85 – Gün gelecek, Allah'ı sayıp haramlardan sakınan müttakileri, Rahman tarafından ağırlanacak konuk heyet olarak toplayacağız. 86 – Suçluları da susuz olarak o yakıcı cehenneme süreceğiz. 87 – Rahman'ın huzurunda, söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemez. Bunun mânası şudur Şefaat ancak dünya hayatında Allah'a iman eden, dine inanan için geçerli olacaktır. Keza yalnız Rahman'ın izin verdiği kimse başkaları için şefaat edebilecektir. 88 – 'Rahman evlat edindi” dediler. 89-90 – Böyle diyen sizler, öyle çirkin bir iddia ileri sürdünüz ki nerdeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp çökecekti! 91 – Rahman'a çocuk isnad etmelerinden ötürü! 92 – Halbuki evlat edinmek Rahman'ın şanına yakışmaz. [2,116; 9,30] 93 – Göklerde ve yerde kim varsa, Rahman'a sadece ve sadece kul olarak gelecektir. 94 – O bunların hepsini ilmi ile ihata etmiş, tek tek tesbit etmiştir. 95 – Ve onların hepsi de kıyamet günü O'nun huzuruna tek başına gelecektir. 96 – İman edip, makbul ve güzel işler yapanlar için, Rahman insanların gönüllerinde sevgi yaratır. Bu âyet indirildiğinde Mekkede müminlere işkence ediliyordu. Âyet onlara müjde verip müminlerin yakında sempati göreceklerini bildiriyor. Bu âyeti açıklayan bir hadis meali Yüce Allah bir kulunu sevince Cebraile 'Ben falanı sevdim, sen de sev” der. Bunun üzerine Cebrail da onu sever ve gökte olan melekler 'Allah falanı sevmiştir, siz de seviniz!” diye nida eder. Artık göklerdekiler de onu sever. Sonra yeryüzünde de onun için bir sevgi yerleşmiş olur.” 97 – Bizim, Kur'ân'ı senin dilinle indirip kolaylaştırmamızın başlıca sebebi, senin müttakileri müjdelemen ve inatçı kimseleri de onunla uyarmandır. 98 – Hem onlardan önce nice nesiller imha ettik Biz! Onlardan hissedip gördüğün yahut sesini işittiğin bir tek kişi bile var mıdır?
dua budur arkadaşlar Kenzün Arş duası Allah’tan af, bağışlanma, mağfiret ve çok geniş bir çerçeve içinde ihtiyaçlarımızın karşılanmasını isteyen geniş, faziletli ve tesirli bir duadır. Hazret-i Ali ra tarafından tertip edildiği ve ehl-i Beyt tarikiyle rivayet edildiği tahmin edilen ve aslı Kur’ân’dan alınmış bulunan bu duâ, Mecmuâtü’l-Ahzab’da geçiyor. Ne kadar sıklıkla okuduğunu bilmesek de, bu duâyı bir hususî vird olarak kabul ettiğini bildiğimiz Bedîüzzaman Hazretleri, Rumuzât-ı Semâniye risâlesi olan Yirmi Dokuzuncu Mektûb’un Sekizinci Kısmının İkinci ve Üçüncü remizlerinde bu duadan bahsetmektedir. Üstad Hazretleri bu remizleri, “Kenzü’l-Arş Duasının feyzinden gelen bir nükte-i Kur’âniye”, “Kenzü’l-Arş’ın birinci nükte-i Kur’âniyesi”, “Kenzü’l-Arş duâsının feyzinden gelen Üçüncü Nükte-i İcâziye” başlıkları ile işlemektedir. Duânın başlangıç kısmı Allah’ın Erhamü’r-Râhimîn, Hannân, Mennan, Bedîü’s-Semâvâti ve’l-Arz, Zü’l-Celâli Ve’l-İkram isimlerine ve Allah’ın Kerîm zatını zikre tahsis edilmiş. Bu yüce isimlerin şefaatiyle özrümüzün kabulünü, ihtiyaçlarımızın giderilmesini, isteklerimizin verilmesini, günahlarımızın bağışlanmasını istiyoruz ve nitekim günahları Erhamü’r-Râhimîn olan Allah’tan başka hiç kimsenin bağışlayamayacağını dile getiriyoruz. Duâda daha sonra aynı dilek ve isteklerimizi Hazret-i Âdem as ve Havva, Hazret-i Nuh as, Hazret-i Musa as, Hazret-i İsa as, Hazret-i Muhammed asm hürmetine, Cebrail as, Mikâil as, İsrafil as, Azrail as hürmetine, Bismillahirrahmânirrahîm ve Elhamdülillahi Rabbi’l-Âlemin hürmetine, Elif lâm mim ile başlayan Bakara Sûresi, Elif lâm mim ile başlayan Al-i İmran Sûresi hürmetine, Nisa Sûresi, Mâide Sûresi, En’âm Sûresi, Elif lâm mîm sâd ile başlayan A’râf Sûresi, Enfâl Sûresi, Tevbe Sûresi, Elif lâm râ ile başlayan Yûnus Sûresi, Elif lâm râ ile başlayan Hûd Sûresi, Elif lâm râ ile başlayan Yûsuf Sûresi, Elif lâm mîm râ ile başlayan Ra’d Sûresi, Elif lâm râ ile başlayan İbrâhîm Sûresi, Elif lâm râ ile başlayan Hicr Sûresi, Nahl Sûresi, İsrâ Sûresi, Kehf Sûresi, Kâf hâ yâ ayn sâd ile başlayan Meryem Sûresi, Tâhâ Sûresi hürmetine ve devam ederek sıra ile Kur’ân’ın yüz on dört sûresinin her birisinin ilk âyetlerini zikri içine alarak bu sûrelerin ve âyetlerinin şefaatleriyle Cenâb-ı Hak’tan af ve bağışlanma talebini içeriyor. Sûrelerin ardından Peygamber Efendimiz’e asm nâzil olunan Kur’ân’ın yirmi dokuz harfinin her birisini isim isim zikrederek bu harflerin hürmetine af, mağfiret ve ihtiyaçlarımızla ilgili isteklerimizi Allah’a arz eden duâ metni, daha sonra yüz yirmi dört bin peygamber hürmetine, insanlığın atası Hazret-i Âdem ve Havva hürmetine, dört büyük meleklerin hürmetine, Kerrûbîn ve Hamele-i Arş melekleri hürmetine, yedi kat gökyüzü ile yedi kat yeryüzü ve bu mülklerde bulunan melekler hürmetine bağışlanma dileğini içeriyor. Ardından Allah’ın isimlerini farklı bir açıdan ele alan duâ metni, bu isimlerin hepsiyle bağışlanma ve af talebini dile getiriyor. Burada göze çarpan bir orijinallik şudur Burada Allah’ın isimlerine isim isim yer vermekten ziyade, bu yüce isimleri kendilerine sığınılma halleri ile ele alıyor. Ardından peygamberlere ve vahye tâbi olan ve istikamet üzere bulunan muhterem zatların hürmetine istek ve dileklerimizi Cenâb-ı Hakka arz ediyor. Aşağidaki örnekteki gibi Bi hürmeti Ebû Bekir Sıddıyk el-Muhaciri Ömer ibnü'l-Hattab el-Muhaciri Osman ibn-i Affan el-Muhaciri Aliyy ibn-i Ebi Talib el-Muhaciri Talha bin Ubeydullah el-Muhaciri Zübeyr ibn-i Avvam el-Muhaciri Abdurrahman bin Avf el-Muhaciri Sa'd bin Ebi Vakkas el-Muhaciri Said ibn-i Zeyd el-Muhaciri Ebu Ubeyde bin Cerrah el-Muhaciri Übeyy ibn-i Ka'b el-Hazreci el-Ahnes ibn-i Habib el-Muhaciri el-Erkam ibn-i Erkam el-Muhaciri Es'ad ibn-i Yezîd el-Hazreci Bütün allahu dostları evliyalar hürmetine insanoğlunun ve cinlerin ve melâikenin muhtelif hâl ve sıfatları esnasında zikrettikleri Allah’ın isimleri hakkı ve hürmeti için Allah’tan af, bağışlanma dileklerimizin verilmesini istiyoruz… Kur’ân’dan ve hadislerden alınan bu duâ metnini, sıkıntılı hallerimizde, günahlarımızdan af ve bağışlanma istediğimiz ve ihtiyaçlarımızın giderilmesini şiddetle arzuladığımız her an, Allah’ın merhametine ve şefkatine sığınmak için okuyabiliriz.
kef ha ya ayn sad zikru rahmeti