Ayrılma anksiyetesi bozukluğu nedeniyle okula gitmek istemeyen çocukların uygun terapi teknikleri ile kaygılarının minimum seviyeye indirilmesi gerekmektedir. Tamamen düzeltilemeyen ve bastırılan kaygı çocukların ileriki hayatlarında farklı psikolojik sorunlara neden olmaktadır. Yeditepe Üniversitesi İhtisas Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Merve Öz, yaşanan bu kaygı durumunun ebeveynler tarafından doğru algılanıp yöneti Okula gitmek istemeyen çocuğa ne yapmalı? Okula karşı direncin belirtilerini tanıyarak, sorun daha da kemikleşmeden önlem alın. Çocuğunuzla sık sık konuşarak okula gitmek ile ilgili hem olumlu hem de olumsuz duygu ve düşüncelerini dile getirmesine yardımcı olun. Ders çalışmak istemeyen çocuğa nasıl davranılmalı sorunu cevaplamak için, çocukların ders çalışmak istememe nedenleri iyi bilinmelidir. Çocuğun bugünden itibaren ders çalışmaya başlaması karşılığında alacağı ödülün uzun yıllar sonra iyi bir üniversite ya da meslek olarak geri dönecek olması, çocuğun bunu anlamasını ve eyleme geçmesini İlköğretim zorunlu bir eğitimdir ve çocuğunuzu, okul yaşı geldiğinde okula kayıt yaptırmak zorundasınız. Keyfi bir şekilde çocuğumu okula göndermek istemiyorum diyemezsiniz. Okula cash. - spoiler -denizli'de okula gitmek istemeyen 13 yaşındaki kız çocuğu, tartıştığı annesini bıçakla yaraladı merkez pamukkale ilçesi altıntop mahallesi'nde yaşayan serpil k. 49 ile kızı arasında okula gitme meselesi yüzünden tartışma çıktı. okula gitmek istemeyen mutfaktan aldığı bıçakla annesini sırtından bıçakladı. 112 acil servis ekiplerince, denizli devlet hastanesine kaldırılan kadının, sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildikaynak- spoiler çığrından çıkıyor. böyle bir konu da olay bu raddeye nasıl geliyor? 13 yaşındaki bir çocuk annesini bıçaklayacak kadar nasıl gözünü karartıyor? allah sonumuzu hayır etsin. bkz seni doğuracağıma taş doğursaydım sözünün çıkış noktası. gerçi bu velet taş olsa anasının kafasına zıplar. bu konuda merak ettigim anne nasil affedici bir tavirda bulunacak? ya da olacak mi?o anneye simdiden gecmis olsun dileklerimi sunar, allah kolaylik versin derim... klasik sığ tipler yine kızın yıllarca fiziksel veya psikolojik şiddet görmediğini nereden biliyorsunuz ? çocuklar ebeveylerini taklit aileye mensup bireylere ait olay. biz en fazla okul yansın falan diye dua ki gençler çok yaratıcı somatik bir sıkıntısı yok ise çocuğuna sevgi veremediği için her halükarda haksız olan annenin başına gelen vahim bir sonuçtur. sebepse genellikle sevilmezliktir. bir de şöyle olanı var o konuşmadaki kızın şöyle de bir performansı var +yavrum neden bıçakladın anneciğini?-komiser amca ilk 4 ders matematikti..+anlıyoruuum çocuuum nasıl çocuklar yetişiyor ya aileler bu akşam çukur var, eşkıya dünyaya hükümdar olmaz var diye aptal kutusuna bakip kendilerinden gececeklerine o fişi çekip çocuklarına baksalar ne derdin var diye konussalar çocuk okulda zorbalığa uğruyor, belki tacize belki de tamamen problemli olan kendisi. her şekilde de iyi bir rehberlikle rehabilite bunu yazdıktan sonra ben lisedeyken komşumuz olan bir kadın aklıma geldi kadın sinir hastasiydi ve kızını sık sık doverdi. kendinden geçerdi hatta kızını doverken ki biz çığlıklarını duyardık. bu kız yanıma gelirdi bazen konuşmak için kendisi de dehşet verici şeyler anlatırdı annem beni bıçağın sapiyla dövüyor bıçakla tehdit ediyor vs. diye yani çocuk evde böyle şeyler yaşıyor ve sonunda kendisi de sinir krizi geçirip annesine saldırmış olabilir. birçok ihtimal olabilir ama suçlu çocuk değil ebeveynleridir. üc satirlik haberden o ailenin dinamiklerini, anne babanin iliskisini, cocuklariyla olan iliskilerini, cocugun okuldaki durumunu anlamamiz mümkün degil. o yüzden "cocuk degil canavar" demek istemiyorum. aksine farkli konularda defalarca kez söyledigimiz gibi cocuk yapmak icin anne baba adayi sinavdan falan gecmeli, egitimler almali hem karar verme asamasinda hem hamilelik döneminde hem cocugun ilk yaslarinda hem de ergenlik döneminde sürekli egitim verilmeli ailelere. allah rizkini verir, dogan büyür mantigiyla üreyen toplumumuzun geldigi hal bu iste. ama bu saydiklarimin hayata gectigini görmeye ömrüm yetmez muhtemelen. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın. Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sabri Hergüner, okul korkusu okula giden her 40–50 çocuğun birinde görülebilen bir durum olduğunu, eğer kısa sürede üstesinden gelinmezse çocuğun hem eğitim hayatını, hem de arkadaş ilişkilerini olumsuz etkileyeceğini durumun aile içinde de gergin bir durum oluşturabileceğini, okuldan korkan çocukların üçte birinin uygun yaklaşımlar gösterilmediğinde, okuldan soğumakta ve daha erken dönemde okuldan uzaklaşabildiğine dikkat çeken Hergüner, okul korkusunun herhangi bir yaşta ortaya çıkabileceğini, ancak en sık ilkokula ya da anaokula ilk defa başlayan 5–7 yaşlarındaki çocuklarda gözlenebileceğini bildirdi. "Çocuk kaybolacağı düşüncesiyle okula gitmek istemiyor" Bunun yanı sıra 5. sınıftan 6. sınıfa ya da 8. sınıftan 9. sınıfa geçişte olduğu gibi okul, öğretmen, arkadaş çevresinin değiştiği zamanlarda da okula gitmek istememe durumunun ortaya çıkabileceğini vurgulayan Hergüner, şöyle devam etti''Bazı zamanlarda ise bu durum ders başarısızlığı korkusu nedeniyle okul döneminin sonlarında, sınav zamanlarında başlar. Çoğu durumda çocuk esasında okuldan korkmamaktadır, korktuğu anne-babasından ayrı kalmaktır. Annesini bir daha göremeyeceğini, kendisini bırakıp gideceğini, hatta evlerini taşıyıp başka şehre yerleşeceklerini ve kendisinin kaybolacağını düşünür, bir türlü ders saatinde annesini bırakıp tek başına sınıfa giremez.''Bu durumun okulun ilk haftasında özellikle anasınıfı ve birinci sınıfa başlayan çocuklarda fazlaca görülebileceğini okulun ilk günü yaşanan kalabalık, telaş, hareketlilik çocukları daha da korkutabileceğini dile getiren Hergüner, şunları kaydetti''Okul korkusu olan çocuklar tatil günlerinde yani okulun olmadığı zamanlarda daha rahat ve huzurludur. Ancak okula gidilecek günün akşamından itibaren sıkıntılar başlar. Huzursuzluk, gerginlik, sinirlilik, hırçınlık, ağlama, karın ağrısı, bulantı ve uykusuzluk yaşayabilirler. Okul sabahında bu durumlar en üst düzeye çıkar. Anneye okula gitmemek için yalvarma, bağırma, vurma, ağlama nöbetleri, okula gitmeyi ertesi güne ertelemek için pazarlık yapma ya da okula gitmek için rüşvet isteme sık görülen durumlardır. Bu durumda eğer okula gitmekten vazgeçilirse bir sonraki güne kadar çocuk rahatlar. Ancak ertesi günün sabahında sorunlar yaşanmaya devam eder.''Çocukların önemli bir kısmının ayrılığın üstesinden bir iki hafta içinde gelebildiğini, bu durumda olan çocuklara ebeveynlerin ve öğretmenin uygun yaklaşımı gerektiğini ifade eden Hergüner, İlk defa 4 – 5 saat için annesinden – babasından ayrı kalmanın, tanımadığı arkadaşlarla aynı ortamı paylaşmanın, öğretmen ile ilk defa karşılaşıyor olmanın çocuğa zor gelebileceğini söyledi. Okula 1 hafta önce başlatılan çocuk daha uyumlu oluyor Hergüner, mutlaka ilk aşamada ailenin çocuğun bu zorluğu yaşayabileceğine hazırlıklı olması gerektiğini belirterek, ''Kaygılı, endişeli, anneden ayrı kalma durumu karşısında sıkıntı yaşayan çocukların okullar açılmadan 2-3 hafta öncesinden okula hazırlanması gerekir. Örneğin, okullar açılmadan önce okulu görmeye gitmek, öğretmen ile tanışmak, sınıfta bir müddet oturmak, kırtasiye alışverişini birlikte yapmak, çocuğun okula olan merakını, motivasyonunu artıracaktır. Özellikle birinci sınıflar için yapılan bir hafta önceden okula başlamak çocuklar için çok yararlı bir uygulama. Ebeveynlerin çocuğun okula gitmesi konusunda kararlı olması gerekir. Bu özellikle ilk üç dört gün çok zor olabilir. Ebeveynlerindeki kararlılığı ve tutarlılığı görmek çocukta da bir güven duygusu oluşturacaktır'' diye konuştu.''Çocukla alay etmeyin" Okul korkusuna karşı çocuğun mümkün olduğunca çabuk okula başlaması ve sınıfına devam etmesi gerektiğini anlatan Hergüner, sözlerini şöyle sürdürdü''Okul devamsızlığı ne kadar çok uzun sürerse, yeniden sınıfa dönme ve okul korkusundan kurtulma o kadar zorlaşacaktır. Bu nedenle erken müdahale çok önemlidir. Çocuğun korkularını ve kaygılarını hafife almamak, numara yaptığını düşünmek, çocukla alay etmek, kızmak, bağırmak durumu çözmek yerine daha da artırabileceğini 'Sen bebek misin?' 'Ağlanır mı?', 'Şımarıklığı bırak!' gibi çocuğun içinde yaşadığı kaygıları, korkuları göz ardı etmek, çocuğu daha da sıkıntıya sokacaktır. Çünkü çocuk bir şekilde yardım istemektedir. Ancak bunun tam tersi olarak da kontrolü tamamen çocuğa bırakmak, yani istemediğinde okula göndermemek, sınıf önünde sürekli çocuğu beklemek de sorunu çözmeyen yöntemlerdir.''Çocukların önemli bir kısmının ayrılığın üstesinden bir iki hafta içinde gelebildiğini vurgulayan Hergüner, eğer aile durumun üstesinden gelemediklerini düşünmeye başladıklarında mutlaka bir uzmana gitmelerini önerdi. Çocuğunuz okuldan nefret ettiğini mi söylüyor? Okula gitmek istemiyor mu? Öğretmenlerinden ve sınıf arkadaşlarından ve okulun ne kadar “işe yaramaz” olduğundan şikayet ediyor mu? Ya da okulda arkadaş edinmenin zor olduğundan şikayet ediyor olabilir mi? Eğer öyleyse, endişelendiğinizden eminiz. Çocuğunuza yardım etmek istiyorsunuz, ancak şimdiye kadar denediğiniz her şey işe yaramadı. Duruma yardımcı olmak için kullanabileceğiniz birçok güçlü strateji var. Bu yazıda bunlardan 15 tanesini özetleyeceğiz. 1. Çocuğunuzun meydan okuyan veya asi olduğunu varsaymayın Çocuklar gençlik yıllarına girerken, özerklik isterler. Bedenleri ve beyinleri köklü değişiklikler geçirirken, aynı zamanda kimliklerini de oluşturuyorlar. Bu nedenle, gençler genellikle asi davranışlar sergilerler . Ancak çocuğunuzun okuldan nefret ettiğini söylemesinin tek sebebinin bu olduğunu düşünmeyin. Çoğu zaman işin içinde başka sorunlar da vardır, örneğin bunalmış hissetmek, okul ödevlerine yetişmek için mücadele etmek, zorbalık, sınav korkusu. 2. Soruna katkıda bulunabilecek ne yaptığınızı düşünün İşte kendinize sormanız gereken bazı sorular Çocuğuma sık sık dırdır ediyor muyum? Her zaman okulla ilgili konulardan mı bahsediyorum? Çocuğumun hobileri zaman kaybıymış gibi mi yoksa sadece okul ödevlerinden başka bir şeymiş gibi mi konuşuyorum? Çocuğumu arkadaşları, kuzenleri veya kardeşleriyle karşılaştırıyor muyum? Okulda iyi performans göstermenin önemini aşırı vurguluyor muyum? Çocuğumu sık sık okul ödevi yapmaya zorluyor muyum? Çocuğumu önce onun rızasını almadan derslere veya programlara kaydettirir miyim? Tek başına, bu davranışların hiçbiri çocuğunuzun okuldan nefret etmesine neden olmaz. Ancak birlikte, muhtemelen siz ve çocuğunuz arasında bir güç mücadelesine neden olacaklardır .Zamanla, çocuğunuz okulla daha da olumsuz duygusal ilişkiler geliştirebilir. 3. Çocuğunuzla konu hakkında konuşurken aktif dinleme tekniklerini kullanın Çocuğunuzla okula niye gitmek istemediği hakkında konuştuğunuzda ve onunla başka konular hakkında da konuştuğunuzda, aşağıdakiler gibi aktif dinleme tekniklerini kullanın Çocuğunuza tüm dikkatinizi verin Çoklu görev yapmayın Çocuğunuz konuşurken sözünü kesmeyin Çocuğunuzu konuşmaya devam etmesi için cesaretlendirin, örneğin “devam et” veya “bana daha fazlasını anlat” diyerek Çocuğunuzla empati kurun Nasıl hissettiğini anlamaya çalışın Yargılamayın Moralini bozmayın Mümkün olduğunca, istenmeden tavsiye vermeyin Ara sıra, çocuğunuzun söylediğini düşündüğünüz şeyi özetleyin ve ona geri yansıtın, örneğin “Matematik öğretmeniniz kavramları iyi açıklamıyormuş gibi hissediyorsun, bu yüzden matematiği sevmiyorsun.” Aktif dinleme tekniklerini kullanarak, çocuğunuzun onu rahatsız eden şeyi sizinle paylaşması daha olası olacaktır. 4. Tehdit kullanmayın Ebeveynleri, çocuklarına “doğru” davranmaya zorlamak için tehditler kullanmak cezbedicidir. Çocuğunuzun harçlığını azaltmak veya telefonunu elinden almakla tehdit ediyor olsun, uzun vadede işe yaramaz. Çocuklar büyüdükçe güç kullanımı daha az etkili hale gelir. Genç olduklarında, bu yaklaşım işe yaramaz ve bunun yerine geri tepme eğilimindedir. Başka bir deyişle, çocuğunuzu okula gitmeyi seven , motive ve sorumlu bir öğrenci olması için tehdit etmek işe yaramaz. Çocuğunuz okuldan nefret ediyorsa, temel neden muhtemelen doğada duygusaldır. Öncelikli olarak ele alınması gereken budur. 5. Ders vermeyin Çocuğunuza ders vermekten kaçının. Ama gerçekten yardım edemiyorsan, dersi kısa tutun. Gençler, dersten yaklaşık iki dakika sonra ebeveynlerini dinlemeye başladıklarını söylüyorlar. Yani dersin bundan daha uzun sürerse nefesini boşa harcıyor olacaksın . Çocuğunuz, okulun önemi hakkında vaaz vermenize iyi yanıt vermeyecek. Ayrıca, belirli davranışları gerçekleştirmeye başlamaz veya durdurmaz, çünkü ona bunları yapması veya yapmaması gerektiğini söylediniz. En son ne zaman bir akrabanız veya arkadaşınız size “yapmanız gerektiğini” söyledi diye sağlıklı beslenmeye başladınız? Ayrıca okula karşı yoğun bir nefret besleyen öğrenciler bile okulda başarılı olmanın önemli olduğunu bilirler. Bunu onlara hatırlatmanıza gerek yok çünkü öğretmenleri bunu neredeyse her gün yapıyor. Çocuğunuzun sizden neye ihtiyacı var? Onu dinlemenize, anlamanıza, olaylara onun bakış açısından bakmanıza ihtiyacı var – bu, geliştirmeniz gereken bir ebeveynlik becerisidir . Çocuğunuz anlaşıldığını hissettiğinde, davranışını ve tutumunu değiştirecektir. 6. Okula ve akademisyenlere odaklanmanızı azaltın Okulla ilgili konuları hiç açmamanız gerektiğini söylemiyoruz. Ancak birçok çocuk, ebeveynlerinin umursadığı tek şeyin okul gibi göründüğünü söylüyor. Çocuğunuzun ilgilendiği konular hakkında konuşmaya özen gösterin, ör. müzik, hobiler, oyun, sosyal medya. Çocuğunuzla yaptığınız konuşmalar daha dengeli olduğunda, çocuğunuzun okula karşı tutumu da daha dengeli hale gelecektir. 7. Çocuğunuzun organizasyon ve çalışma becerilerini öğrenmesine yardımcı olun Okulu sevmeyen birçok öğrenci, ödevler, projeler, testler, sınavlar vb. Bu öğrencilerin çoğu, öncelik vermeyi, planlamayı, düzenli kalmayı, zamanlarını yönetmeyi ve tam olarak konsantre olmayı öğrenmedi. Bu, çocuğunuzu tanımlıyorsa, onu bu becerileri geliştirmesi için cesaretlendirin – ama zorlamayın –. Bunu yapmak için ilgili kaynakları kontrol edebilir ve programlara kaydolabilir. Öğrenciler gerekli organizasyon becerilerini geliştirdiğinde ve etkili çalışma ipuçlarını uyguladığında okuldan daha çok zevk alırlar. 8. Çocuğunuzun ilerlemesini ve çabasını takdir edin Pek çok genç cesaretlerinin kırıldığını söylüyor. Ebeveynlerinin beklentilerini karşılamak için asla yeterince iyi olamayacaklarını düşünüyorlar. Çocuğunuzun notlarına odaklanmak yerine, çabalarına odaklanın. Olumlu davranışlar sergilediğini her gözlemlediğinizde, bunu kabul edin. Bu basit hareket onun için çok şey ifade edecek. Ayrıca ödülün sadece varış noktasında değil, yolculuğun kendisinde olduğunu da hatırlatacaktır. Gelişimini kabul ederek, içsel motivasyon geliştirmesi daha olası olacaktır. 9. Çocuğunuzun öğretmenleriyle konuşun Çocuğunuzun öğretmenlerine ulaşın. Çocuğunuzla neredeyse her gün etkileşimde bulundukları göz önüne alındığında, onun okuldan neden nefret ettiğine dair fikir sahibi olmaları muhtemeldir. Tanıdığım tüm öğretmenler delice meşgul. Bu nedenle, çocuğunuzun öğretmeniyle yalnızca 10 dakikalık bir telefon görüşmesi planlayabilseniz bile, fırsattan en iyi şekilde yararlanın. 10. Çocuğunuzun arkadaşlarının ebeveynleriyle konuşun İlgili bir notta, neler olup bittiğine dair daha iyi bir resim elde etmek için, gencin arkadaşlarının ebeveynleriyle konuşun. Bu ebeveynler, çocuklarından okulda onları hayal kırıklığına uğratan şeyin ne olduğunu duymuş olmalı. Bu geri bildirime dayanarak, çocuğunuzun endişelerini de daha iyi anlayacaksınız. 11. Evinizin duygusal olarak güvenli bir ortam olmasını sağlayın Gençler sıklıkla evde duygusal olarak güvende hissetmediklerini söylerler. Bunu neden söylüyorlar? Çünkü evde olduklarında her an dırdır edilebileceklerini, eleştirilebileceklerini, suçlanabileceklerini, azarlanabileceklerini veya kendilerine ders verilebileceklerini hissediyorlar. Önceden uyarılmadan “saldırıya uğrayabileceklerini” hissederler. Mümkünse kendilerini odalarına kilitleyerek geri çekilmeleri çok doğal. Ev ortamı duygusal olarak güvenli değilse, okuldan nefret eden gençler akıllarından geçenleri paylaşmazlar. Bu sadece durumu daha da kötüleştirecektir. Takdir, saygı ve nezaket dolu bir ev ortamı geliştirmek için elinizden gelenin en iyisini yapın. Korunması gereken standartlar olduğunu, ancak her aile üyesinin her zaman koşulsuz kabul göreceğini vurgulayın. 12. Daha ciddi bir şey olup olmadığını belirleyin Çocuğunuz okuldan nefret ettiğini söylüyorsa, depresyon, panik bozukluk, anksiyete bozuklukları gibi daha ciddi bir şeyin işareti olabilir. İşte dikkat etmeniz gereken bazı belirtiler Çoğu zaman yorgun hissetmek Zayıf konsantrasyon Değersiz hissetmek Kendinden nefret etme duyguları İştahtaki değişiklikler Sinirlilik Kalıcı üzüntü Kendi kendine zarar vermek İntihar düşünceleri Hobilere ilgi kaybı Uyku alışkanlıklarında değişiklik Sık ağlama Arkadaşlardan ve aileden çekilme Ders çalışmak veya okul ödevi yapmak için motivasyon kaybı Çocuğunuz bu belirtilerden birkaçını gösteriyorsa hemen yardım isteyin. 13. Çocuğunuzun hayatının aşırı planlanmadığından emin olun Bazen okuldan nefret eden gençler basitçe yıpranır. Okulun talepleri, ders dışı etkinlikler vb. tarafından bunalmış hissederler. Fiziksel olarak yorgun ve uykusuz olabilirler. Bu onların ruh hallerini etkiler ve bu da durumları olumsuz olarak algılamalarını daha olası hale getirir. Gençlerin düşünmek, yansıtmak, keşfetmek ve hayal kurmak için zamana ihtiyaçları vardır. Çocuğunuzun hayatının aşırı planlanmadığından emin olmak için elinizden geleni yapın . Zamanla, okula karşı tutumunda gelişmeler göreceksiniz. 14. Çocuğunuza karşı sabırlı ve cesaret verici olun Kaç yaşında olursak olalım hepimiz bir öğrenme, büyüme ve olgunlaşma yolculuğundayız. Çocuğunuzun zihniyetini değiştirmesi bir süreç, bu yüzden ona karşı sabırlı olun. Onu cesaretlendirin. Onu destekleyin. Onunla empati kurun. Onu dinleyin. Ona her adımında yanında olacağını hatırlatın. 15. Çocuğunuzun bir akıl hocası bulmasına yardım edin Okuldan nefret eden gençlerin durumlarına ilişkin bir bakış açısına ihtiyaçları vardır. Gençlerin bu bakış açısını geliştirmeleri zor çünkü sorunları çok bunaltıcı görünüyor. Onların bakış açısından, durum umutsuz bile görünebilir. Ayrıca, gençler uyanık oldukları saatlerin çoğunu, benzer bir dünya görüşüne sahip akranlarıyla çevrili olarak geçirirler. Bu, gençlerin durumlarına farklı bir mercekten bakmalarını daha da zorlaştırıyor. Ebeveynler gençlere geçmekte zorlanıyor. Bunun nedeni, ebeveynlerin rehberliğinin genellikle dırdır etmek veya ders vermek olarak algılanmasıdır. Çözüm Çocuğunuzun durumu ne kadar vahim olursa olsun, her zaman bir umut olduğunu unutmayın. Sevginiz, desteğiniz ve rehberliğinizle çocuğunuzda güzel bir dönüşüm yaşayabilir! Okula başlamış ya da başlamasına kısa bir süre kalmış çocuğunuz okula uyum sürecinde sorun yaşıyorsa bu yazımız tam size göre! Çocuğum ağlıyor, okula gitmek istemiyor. Kapıda bacaklarıma yapışıyor. Kimseyle konuşmuyor. Tuvalete girmiyor. Yemek yemiyor. Evden çıkmadan pazarlıklar yapıyor. Okulun kapısında çığlıklar atıyor. Arkadaşlarına kötü davranıyor. Öğretmenini dinlemiyor. Sınıf camında bekliyor Sürekli beni ifadeler, davranışlar ve daha fazlası herkesin yaşama ihtimali olan, okulun ilk günü veya ilerleyen haftalarda karşılaşabileceğiniz normal durumlardır. Yapılan her türlü okula hazırlık çalışmaları, tedbirler ve umuda rağmen okula adaptasyon sorunu yaşanabilir. Yetişkinler bile ilk kez hiç tanımadığı bir yerde, tanımadığı kişilerle olmaktan kaygı duyabilir. Okula uyum sürecinde sorunun net anlaşılması için tespit etmeye yardımcı bazı soruların cevabını bulmak gereklidir. Okula uyum sürecinde ailelerin yapması gerekenler de dikkate alındığında bu süreci sağlıklı bir şekilde Uyum Sürecinde Ailelerin Yapması GerekenlerSorun anını tespit edinSıkıntının oluştuğu anı yakalamaya çalışın. Evde mi, kapıda mı, vedalaşırken mi? Okula hazırlık anının hemen öncesinde alınacak önlem, duyguyu inişe geçmeden sabit süresini tespit edinİlk ağlamasında ya da sesinin titremesinde olayı hemen büyütmeyin. Öğretmeninden de bunu rica edin, panik yaratmadan önce geçip geçmeyeceğini anlayın. Çünkü yeni bir ortamda sosyal olmayı hiç bilmeyen bir çocuğun, oyuncak sahiplenmesi bile kriz nedeni olabilir. Dolayısıyla gün içinde farklı duygusal geçişler yaşaması doğaldır. Çok tepkisel olduğu bazı konular varsa bunları önceden öğretmenine söylemeniz ve öğretmenin de sınıf içindeki gözlemlerini paylaşmasını yapınAnne-baba olarak dört çocuğunuz bile olsa sizin yaşadığınız birkaç deneyim, okulu yönetiminin ve öğretmenin yaşadığı tecrübelerle kıyaslanamaz. Çocuğunuzu siz tanıyorsunuz ancak çocukların genel davranışlarını onlar biliyor. Büyük ihtimalle sizin yaşadığınız sorunu ilk kez yaşamıyor olacaklardır. Bu nedenle eğitmenlerin bu konuda yardımcı olmasına izin vermeniz ve onlarla işbirliği yapmanız alışma sürecini kısaltacaktır. İlk günler kaybolmayınOkulun ilk günleri yakınlarda olmak, bahçede ya da dışarıda beklemek çocuğu günleri kısa geçirinZaten çoğu okul adaptasyon süreci için ilk hafta yarım zamanlı eğitime başlar. Ancak çocuğunuz fazla tepkiliyse birkaç gün daha kısaltabilirsiniz. Ama bu ödül gibi değil, mecburiyet gibi anlatılmalıdır. “Şimdi okula gidiyoruz ancak benim doktora gitmem gerekiyor. Bu yüzden seni okuldan çok erken almam gerekecek. Okulda kısa bir süre kalacaksın, sonra hemen almak zorundayım.’’Geç kalmayınZor alışan bir çocuğunuz varsa geç kalmayın, çocuğunuzun ayrılık kaygısına bir de terkedilme korkusu eklemeyin. Geç kalacaksanız ya başka birinin almasını sağlayın ya da telefonla iletişim kurup, öğretmenle birlikte hemen bir B planı zorlamayın“Ne yedin, ne içtin, öğretmenin ne dedi, nasıl davrandı, sana kızdı mı, oyuna aldılar mı, ağladın mı?’’ gibi sorularla, çocuk üzerinden okulu ya da öğretmeni denetlemeye çalışmayın. Eğer bir endişeniz varsa bunu konuşun ya da belli etmeden öğrenmeye çalışın. Çocuk tedirginlik hissetmemelidir. Çocuğun okulda yaptığı her şeyi adım adım öğrenmek için zorlayıcı davranmayın, ısrar etmeyin. Siz bütün bir günü saat saat anlatmak ister misiniz? Bunun sorgulanması hoşunuza gider mi? Artık okul çocuğunuz için onun “özel’’ alanı olacak. Her şeyi paylaşmayabileceğini kabul edin ve anlatmak istediklerini istekle hatırlatınSizi çok özlediğini söyleyerek içinizi parçalayan çocuğunuzun, cebine bir fotoğrafınızı koyabilir ve özlediğinde bakmasını isteyebilirsiniz. Hatta bunu bir etkinliğe dönüştürebilir, okul öncesi ilk hafta etkinliklerinizi artırabilirsiniz. Romantik ve rahatlatıcı etkisi olacaktır. Materyal kullanmadan düşünceyle sakinleştirme yöntemi kullanılabilir; “Özlediğin zaman gözlerini kısacık kapatıp beni düşünebilirsin. Ben iş yerinde ya da dışarda seni özlediğimde böyle yapıyorum ve kendimi çok iyi hissediyorum.’’Dikkatli olunÇocuğun davranışları ve hareketleriyle ilgili başkalarına açıklama yaparken dikkatli olun. Öğretmeniyle bile kapıda konuşurken “Çok sorun oldu mu?, Çok ağladı mı?, Ne yaptı?” sorularını çocuğunuzun duymadığından emin olun. Uyku hariç -o bile şüpheli- çocuklar her şeyi kaydedebilir. Arabada dönerken babasına, teyzesine ya da büyükannesine okul günü ile ilgili yaptığınız açıklamayı hiç tepki vermeden, can kulağıyla dinlediğine emin müdahaleyi ödüle çevirmeyinAşırı zorlandığınız zaman okula gitmemesi bir yöntem olabilir. Okula gitmek istemeyen çocuğa nasıl davranılmalı, önce bunu kavramalısınız. Çünkü buradaki davranışınız çok önemlidir. Okul yerine bir oyun parkına gitmemelisiniz. Ya da okuldan ağladığı için erken alıp onu sinemaya götürmemelisiniz. Cezalandırmak yanlıştır ancak okuldan çıkış bir ödüle dönüşmemelidir. Aşağıdaki yıldızlara tıklayarak oyunuzu verin. ★ ★ ★ ★ ★ Makelemiz 83 okuyucumuzun oyuyla 5 üzerinden 4 puan almıştır. Okul dönemi yaklaşırken öğrenci, öğretmenler ve ebeveynlerde sevinçli, umutlu belki biraz da endişeli duygular hakim olabilir. Okulun en önemli unsuru olan öğrenciler için birçok faktörün eşlik ettiği bir dönemde başlıyor. Bir yanda dersler bir yanda derslere eşlik eden ödevler, uyku sorunları, kıyafet zorunlulukları, sorumluluklar, zorunluluklar ve ebeveynler ile öğretmenler tarafından maruz kaldıkları yönergeler, beklentiler, uyarılar… Bu liste uzun ve bitmeyecek bir liste. Tüm bunlar öğrencinin okul ile ilişkisine direk veya doğrudan etki eder. Öğrenci, okul ile ilişkisini anlamsal olarak olumsuz algıladığında en fazla okula gitmek istememe, gittiğinde derslere katılım göstermeme, dersleri dinlememe ve okuldan kaçma gibi davranışlarla kendini gösterir. Hatta bazı durumlarda fizyolojik yakınmalar; karın ağrısı, ishal, kabızlık, baş ağrısı, bulantı, kusma, ateş yükselmesi, grip, nezle gibi psikosomatik yakınmalarla da karşımıza çıkar. Tüm bu belirtilerde öncellikle tıbbi bir duruma bağlılık dışarıda tutulduktan sonra psikolojik nedenlere bağlılığı düşünülmelidir. Bunun için; bu belirtiler ne zaman ortaya çıkıyor, günün her saatinde var mı yoksa uyku vakitlerinde ve okul saati yaklaştıkça mı gözleniyor belirlenmeli. Belki öncelikle bir doktora bile gidilmeli. Okula gitmek istemeyen çocuk bu durumu öncelikle sözel olarak ifade eder ancak ebeveynin ve çevresinin okula gitmesi gerektiği yönündeki ısrar belki de baskıya varan tutumları sonucunda fizyolojik yakınmaları başlar. Kendisini ifade edemediğini düşünen çocuğun zihni daha kabul edilebilir sebepler bulur. Fizyolojik yakınmaların bir nedeni bahsedilen konu iken, bir diğer nedeni ise çocuğun okul ile ilgili kaygısının bilinçdışı bir şekilde artması ve çocuğun baş edemez konuma gelmesi sonucunda aktif olan sempatik sinir sisteminin çalışması ile gelişir. Uzm. Psk. Naciye Tokaç Öncelikle okula yeni başlayan çocuktan bahsedersek; okul, büyük bir bina, belki daha önce karşılaşmadığı oldukça fazla kalabalık, sıra kültürü, kurallar, ebeveynden ayrılma. Tüm bunlar çocuk için başlı başına endişe kaynağıdır ve çocuk daha okula başlamadan karşılaşacağı ortam, kişiler ve ortamda neler olacağı ile ilgili bilgilendirilir, evdeki diğer okula giden kardeşlerden doğru bilgiler edinilirse endişesi bir nebze rahatlayabilir. Okula devam ettiği, daha üst sınıflarda olduğu halde okula gitmek istemeyen çocuklarda durum biraz daha farklıdır. Burada daha çok iki neden karşımıza çıkar. İlki başarılı çocuklarda görülür ki burada daha çok sınav kaygısından kaynaklı olumsuzluğun yaşandığı durumdan kaçma şeklinde görülür. Diğeri ise aile içi problemleri olan, hedef edinebilme becerisi düşük, sorumluluk duygusu yeterince gelişmemiş ve okulda maruz kalınan durumlar örneğin zorbalıkla ilgilidir. Okula gitmek istememe, okul korkusu gibi durumlarda dahiltüm psikolojik problemlerin bizlere verdiği mutlaka bir ipucu vardır. Burada problemin altında ne yatıyor sorusundan ziyade bize ne anlatmak istiyor doğru soru olacaktır. Her psikolojik problem bizimle konuşur ancak sözlerle değildir bu konuşma. Bu mesajı alabilmek problemin çözümünde gerek ebeveynlere gerek başvurulan uzmanlara yardımcı olacaktır. Bu yönüyle problemin kendisi olumlu bir sonuçtur. Okula gitmek istememe probleminin olası nedenlerini düşünüldüğünde; öncelikle aile ortamındaki çocuk için endişe verici bir durum, kendisi evde yokken ne olacağıyla ilgili kaygısı karşımıza çıkar. Yeni bir kardeşin doğumu, aile içi şiddet gibi durumlar örnek olabilir. Anneden ayrılmakla ilgili anksiyete bir diğer durumdur ki eğer okul ortamı da çocuğun bu durumunu yeterli derecede giderebilecek bir ortam sunmuyorsa problemin zamanla azalma şansı varken devam etmesini sağlayacaktır. Ailede ihmale uğrayan çocuk; bu çocuklar için problem bile kendisiyle ilgilenilmeyi sağlayan araçlardır. Bu nedenle problemin bize ne anlattığını iyi değerlendirmek gereklidir. Ebeveynlerden birinin eksikliği, yokluğu veya iş nedeni gibi sebeplerle ev dışında yaşıyor oluşu, baskıcı, mükemmeliyetçi ebeveyn yapılarına bağlı olarak okula gitmek istememe durumlarıyla karşılaşılmaktadır. Bu durumla karşılaşıldığında yapılması gereken ise; ilk önce yapılacak olan panik olmamak, çocuğu zorlamamak, durumunun nasıl bir süreç olduğu hakkında çocuğu da endişelendirmemek gereklidir. İlk yapılacak şey açıkça konuşmaktır. Bunun için “okula neden gitmek istemiyorsun?” gibi basit bir soru bile işe yarayabilir. Herkes anlaşılmak ister ve hiç kimse istemediği bir şeye zorlanmak istemez. Çocuklarda böyledir. Çocuğu anlamanız gerektiğini bilmek en önemlisidir. İstemiyor, yapmak istemiyor onun anlatabildiği şey sadece bu. Ancak çevredeki bireylerin onun endişelerini giderecek şekilde davranması, öncelikle birkaç gün belki de birkaç hafta okula adaptasyon çalışmalarının yapılması önemlidir. Çocuğun süreci kavraması için zaman tanımak da faydalıdır. Çocuk okula gider, belirli bir süre okulda kalınır sonra eve dönülür. Bu döngüyü anlayabilmesi için de zaman tanımalı ve korkularına karşı sabırlı ve anlayışlı davranılmalıdır. Belki defalarca anlatmak gerekecek ancak bu sürecin geçici bir durum olduğu unutulmadığı sürece sabır gösterebilmeniz de artacaktır. Her şeyden önce onların çocuk olduğu ve kavrama, anlama ve uygulamaları için kendi gelişim süreçlerinin farklı olabileceği akıldan çıkarılmamalı ve anlayışlı olunmalıdır. Sağlık haberlerine hızlıca ulaşabilmek hem de destek olmak için Google News'te Sağlık News'e abone olun.

okula gitmek istemeyen çocuğa dua