GÜNDEM 06.07.2022, 11:04. Şarkıcı Songül Karlı’nın dolandırıldığı iddiasıyla ilgili davada mahkeme, Karlı’nın eski eşinin de aralarında olduğu 3 sanığın delil yetersizliğinden beraatına karar verdi. Şarkıcı Songül Karlı’nın Sultanbeyli’de bulunan arsasını kendisinden habersiz şekilde sattığı ve ayrıca Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde. 4-12 Ay. Kasten yaralama suçunun; Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı; Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, Kişinin yerine getirdiği kamu görevi Eşe karşı basit yaralama suçunun takibi şikayete bağlı olmadığından şikayetten vazgeçmeyle dava düşmez. admin yazdı: 5 yıllık denetim süresi içerisinde yeni bir suç işlemiş olduğunuzdan ertelenen 28 gün hapis cezasına dair hüküm açıklanır ve her iki ceza toplanarak infaz edilir. basit yaralama: Konuk: Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1: 17-09-2013 14:23: çocuklara karşı basit yaralama: limpid: Meslektaşların Soruları: 1: 14-09-2012 15:20: Sulh ceza mahkemesinde görülecek eşe karşı basit yaralama davası: Konuk: Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 4: 06-09-2010 14:13 Cevap: EŞe karŞi basİt yaralama. Eşe karşı şiddet uygulanır, Eş karakolda şikayetçi olur, Sonra her nasılsa eş sulh olur şikayetinden vazgeçer, Kişi; uzaklaştırma cezasına kısmen uyar, aslında evine gidip gelir. Eş kocamdır, çocuklarımın babasıdır diyerek sesini çıkartmaz, cash. Eşe karşı basit yaralama MERHABA eşimle beş yıldır evliyiz 2 cocugumuz ay önce eşimle tartıştık eşime birkac kez vurdum eşim polis cagırdı sonucunda karokolluk olduk eşim ifadesinde hakaret tehdit ve darptan davacı ve şikayetçi olmuş doktor raporuda aldı kavga ettıgımız gun kolluk amırı 4230 sayılı kanun geregı o gun 30 gun uzaklastırma kararı verdi hakim onadı ve netıcesınde 2hafta sonra hakkımda basit yaralama sanık olarak ceza davası acılmış eşimle barıstık 30 gunluk uzaklastırma cezasına uymaktayım aramızda bır sorun yok barıstık bu davada eşim şikayetini geri nasıl geri alabilir yada mahkemede ne söylemesi gerekir dava re'sen devam edermi..Alacagım ceza ne olur daha önceki sicilim temiz hüküm geri bırakma gibi bir talepte bulunmalımıyım... Hukuki NET Güncel Haber 03-03-2015 141155 Nedir? Cevap EŞe karŞi basİt yaralama Eşiniz karşılıklı bir tartışma ve darp olduğunu, olayın siniri ile sizi fazlası ile tahrik ettiğini beyan ederek şikayetçi olmadığını, şikayetten vazgeçtiğini söylemeli. Tabii bir daha eşinizi döverseniz size gelen yazıda yazmışlardır. Dikkat. Cevap EŞe karŞi basİt yaralama Eşe karşı şiddet uygulanır, Eş karakolda şikayetçi olur, Sonra her nasılsa eş sulh olur şikayetinden vazgeçer, Kişi; uzaklaştırma cezasına kısmen uyar, aslında evine gidip gelir Eş kocamdır, çocuklarımın babasıdır diyerek sesini çıkartmaz, Sonra bir gün bir başka olay daha yaşanır, yine şiddet uygulanır, bu sefer dozu arttırılarak uygulanır, eş yine şikayetçi olur, sonra geri alır, vs.. bu böyle devam eder gider.. ne zamana kadar... eşlerden biri ölene kadar, ama eceliyle ama cinayetle.. Bir insanın hayat arkadaşım dediği, çocuklarımın anası dediği, önüne aş koyan, sırtını pekleyen, analık eden, hizmet eden, yol arkadaşına şiddet uygulayarak hakaret etmesi, hakareti şiddeti masum bir eylemmiş gibi algılaması ve lanse etmesi, bunun bir hak, bir görev hatta gereklilik olduğunu düşünmesi, ve insanların buna ses çıkartmaması ne kadar düşündürücü.. Lafın özü; kişiye şiddetin bir cezası mutlaka var,suç eşe karşı işlendiği için cezası % 50 artacaktır. Verilecek olan hapis cezası infaz ve iyi hal indirildikten sonra para cezasına çevrilecektir. HAGB sınırlarının altında olacağından ceza ertelenmeyecek ve ödenmesi gerekecektir. Ödenmemesi halinde yakalama kararı verilecektir. Ödeme yapılmazsa ceza yazılı gün kadar yatılacaktır. Bu sayfada bulunan kavramlar basit yaralamada beraat, basit yaralamaya verilen cezalar, basit yaralama, esebasitdarp, eşe karşı basit yaralamanın cezası, basit yaralamada verilecek ifadeler, basit yaralamanın cezası, basit yaralamada ceza, eşe karşi basit yaralama, ese karsi basit yaralama, kamu davasinda basit yaralama eşe karşı basit yaralama, darpdan berat, ese karsi basit yaralamada verilen para cezasina itiraz, ese karsi basit yaralama kararinda cikacak ceza sicil temiz, ese karsi basit yaralamanin cezasi, ese karsi kasten yaralama yargitay karar, ese acilan siddet kamu davasi, esler arasindaki basit yaralamanin yaptirimi, basit yaralamadan esim ceza aldi , ese karsi kasten basit yaralama ceza para 2015, esime basit yaralamadan davaciyim ne yapmaliyim, ese karsi kasten basit yaralama cezasi, basit yaralama ese karsi, ese karsi darp basit yaralama Forum Benzer Konular Basit yaralama, hakaret, basit tehdit Merhaba, yaklasık 3 ay kadar önce eski bir arkadasımla tartısırken birbirimize karsılıklı hakaretlerde bulunduk ve beni itmesi üzerine ona 1 yumruk... Yazan goran Forum Ceza Hukuku Yanıt 10 Son İleti 08-09-2018, 194135 Yaralama,Tehtit,Hakaret,Basit Yaralama Saygıdeğer hukukçular, ben Üniversite mezunu evli ve bir çocuk babası 30 yaşında özel bir şirkette idareci olarak çalışan gereği... Yazan alpayoktay Forum Ceza Hukuku Yanıt 16 Son İleti 15-12-2017, 090642 Yanıt 0 Son İleti 10-03-2016, 195327 [Cezalar] Eşe karşı basit yaralama hakaret tehdit davasi Merhaba bundan yaklaşık ay önce eşimle tartıştık o bana saldırdı aslında ama ben vurmadım elini falan tuttum o esnada ufak tefek çizikler oldu.... Yazan blastaway Forum Ceza Hukuku Yanıt 4 Son İleti 24-02-2016, 113842 Basit tehdit hakaret basit yaralama Merhaba, Geçen yıl mayıs ayayında bir arkadaşımdan ufak birşey almak üzere erkek arkadaşımla 5 dakikalığına bir yere uğradık. Sokakta biryere... Yazan mithril Forum Ceza Hukuku Yanıt 5 Son İleti 07-03-2015, 125159 İlgili Hukuk terimleri Yetkileriniz BAŞAKŞEHİR'de geçen yıl boşanma aşamasındaki eşi Merve .T.'ye 32 cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla yargılanan 32 kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verildi. Merve T. davanın ardından yaptığı açıklamada her geçen gün kadına karşı cinayet ve şiddetin arttığını belirterek, "Sanıklara böyle beraat kararı verilmeye devam edildiği sürece maalesef biz bunların önünü alamayacağız. Sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi."SANIĞIN EN AĞIR CEZAYI ALMASINI TALEP EDİYORUM"Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuksuz sanık ve müşteki Merve T. ile taraf avukatları hazır bulundu. Merve T. şikayetinin devam ettiğini belirterek, "Aylarca sığınma evinde kaldım. Çocuğum psikolojik tedavi görüyor. Sanığın en ağır cezayı almasını talep ediyorum" BERAATİNİ İSTEDİDuruşma savcısı esas hakkındaki mütalaasında, sanığın atılı suçu işlediğinin sabit olduğunun anlaşıldığını belirterek, "Cinsel saldırıö suçundan 12 yıldan az olmamak üzere cezalandırılmasını talep etti. Sanık "Ben suçlamayı kabul etmiyorum. Beraatime karar verilsin" diye BERAATİNE KARAR VERDİDavayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanık "Eşe karşı cinsel saldırıö suçunu işlediği yönünde mahkümiyetini gerektirir her türlü şüpheden arındırılmış kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verdi. İddianamede cinsel saldırı suçundan 12 yıldan az olmamak üzere hapis cezası isteniyordu."SONUNA KADAR MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ"Davanın ardından açıklama yapan Merve T., her geçen gün kadına karşı cinayet ve şiddetin arttığını belirterek, "Sanıklara böyle beraat kararı verilmeye devam edildiği sürece maalesef biz bunların önünü alamayacağız" dedi. Merve T. karara itiraz ederek İstinaf Mahkemesi'ne taşıyacağını ve hakkını aramaya devam edeceğini ifade ederek, "Sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Savcılık bizim lehimize düşündüğü için aslında mutlu oldum. Mahkeme 'şüphe var' demiş. Bu şüpheleri giderdiğimiz taktirde bizim için maraton hala devam ediyor. Umudumuzu yitirmiyoruz. Ben mücadelemi asla yitirmeyeceğim. İnanıyorum ki buradan mutlaka ceza alacaktır. Umuyoruz ki istinafta haklı bir karar verilir. Bekleyeceğiz göreceğiz" diye Dökümü -Merve T.'nin konuşmasıGenel ve detaylar - İstanbul Demirören Haber Ajansı / Güncel Resmi Gazete Cinayet Saldırı Güncel Haberler DAMLA GÜLER / İSTANBULİstanbul Eyüp’te bir çocukları olan 5 yıllık evli Mustafa G. ile Chadia G. 2017 yılında tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine Mustafa G. eşini darp ederek evden kovdu. Polisi arayan Chadia G. eşinden şikayetçi oldu. Chadia G. polise verdiği ifadede eşiyle aralarında sürekli sorun çıktığını söyleyerek, “Olay günü de parasal konulardan kavga etmeye başladık. Bana küfürler etti. Ben de kendisine aynı şekilde karşılık verince bana vurmaya başladı. Kafama, kulağıma, vücudumun her yerine vurdu. Beni kapının önüne kadar sürükledi. Ben de kapının orada elime geçen ayakkabıları ona fırlattım. Sonra beni dışarı attı” dedi.'HAFİFÇE İTELEDİM'Şikayet üzerine gözaltına alınan Mustafa G. ise önce eşinin kendisine küfür etmeye başladığını sonrasında ise eline bıçak alarak üstüne yürüdüğünü anlatarak, “Ben de kendisini tutup hafifçe iteledim. Dengesini kaybedip yere düştü. Çocuğun ranzasına çarptı. Kendisine vurmadım. Aksine kendisi bana ayakkabı fırlattı. Sonra da evden ayrıldı” ÇIKINCA ŞİKAYETLERİNİ GERİ ÇEKTİLERKarı koca birbirinden şikayetçi olunca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ikisi hakkında da, “basit yaralama” ve “hakaret” suçundan dava açıldı. Ancak İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında karı koca birbirlerine karşı şikayetlerini geri çekti. İfade veren Chadia G., “Olay günü ikimizde gergindik. Bana vurunca ben de kendisine bir tane terlik fırlattım. Şikayetçi değilim” dedi. Mustafa G. de eşini sadece ittirdiğini bu sebeple yere düştüğünü GÖREN EŞE MEŞRU MÜDAFAADAN BERAATAlınan savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme gelen Adli Tıp Kurumu raporuna göre her iki tarafından basit şekilde yaralandığını belirtti. Buna göre Chadia G.’nin üzerine atılı “hakaret” suçunun şikayete bağlı olduğunu belirten mahkeme bu suçtan davanın düşürülmesine karar verdi. Yine Chadia G.’nin “basit yaralama” suçundan ise beraatine karar veren mahkeme bu suçun da meşru müdafaa kapsamında olduğuna hükmetti. PARA CEZASI VERİLDİSanık Mustafa G.’nin üzerine atılı “hakaret” suçunun da şikayete tabii olması sebebiyle düşüren mahkeme, “basit yaralama” suçundan ise G.’yi 3 bin lira para cezasına çarptırdı. Sanığın daha önce suç işlememiş olmasını dikkate alan mahkeme hükmün açıklanmasını geri bıraktı. Ayrı yaşadığı eşiyle zorla birlikte olmak istediği iddiasıyla yargıladığı sanığa, Yargıtay’ın basit cinsel saldırı’ya yönelik kararı nedeniyle ceza veremeyen Gemlik Hakimi Levent Dağdeviren, hakkında beraat’ kararı verdiği sanık için yaralama’dan suç duyurusunda bulundu. Hakimi suç duyurusuna iten, Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin, “Cinsel saldırı suçunun basit halinin eşe karşı işlenmesi suç olarak düzenlenmemiştir” şeklindeki yorumu Gemlik ilçesinde yaşayan 3 yıldır ayrı yaşadığı 20 yıllık eşi kendisiyle zorla ilişkiye girmek istediği iddiasıyla polise başvurdu. eşi eve geldiğinde kendisini kilitlediği odanın kapısının, çocuklarının okula gitmesinin ardından eşi tarafından zorlanarak açıldığını ve saldırıya uğradığını öne elbiselerinin üzerinden vücudunu okşadığını ve boyun ile gerdan kısmından kendisini öptüğünü anlatan Z., kendisini kollarından tutarak yatağa yatıran eşinin regl döneminde olması nedeniyle eylemini tamamlayamadığını söyledi. Taciz sırasında eşinin elbiselerini çıkardığını da anlatan Z., sevk edildiği hastanede sağlık kontrolünden geçirildi. Hastaneden verilen rapora göre, Z.’nin vücudunun çeşitli bölgelerinde sıyrık, morluk ve ekimozlar oluştu.Suç olarak düzenlenmemiştir’Polise yapılan bu başvuru 20 Mayıs 2014 tarihinde hazırlanan iddianameyle yargıya taşındı. Koca ise, ayrı yaşadığı eşiyle zorla ilişkiye girmeye çalışmadığını, kapıyı da zorlamayıp anahtarla açtığını kaydetti. polisteki ifadesinde eşler arasında cinsel taciz suçunun da oluşmayacağını belirtti. Gemlik 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde basit cinsel saldırı’ suçlamasıyla yargılanmaya başlayan Z., mahkemedeki ifadesinde ise nafaka ödememesi nedeniyle eşinin avukatıyla birlikte kendisine oyun oynadığını öne sürdü. Yapılan yargılama sonucu koca Z. hakkında beraat’ kararı verildi. Beraate gerekçe ise Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin “Cinsel saldırı suçunun basit halinin eşe karşı işlenmesi suç olarak düzenlenmemiştir” kararı o karar!Yargıtay 14. Ceza Dairesi, Antalya’da görülen bir davada, “Eşe karşı işlenen cinsel suçlarda cinsel saldırının sadece nitelikli halinin TCK 102/2. maddesinin 2. cümlesinde şikâyete tabi suç olarak düzenlenmesi, cinsel saldırı suçunun basit halinin eşe karşı işlenmesinin ise suç olarak düzenlenmemesi karşısında, olay tarihinde mağdure ile resmi evli olan sanığın eşinin rızası hilafına onu kendisine çekerek sarılıp öpmesi şeklindeki eyleminin TCK 102/1 maddesindeki suçu oluşturmadığı gözetilmeden sanığın mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle” yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet kararını bozdu.Cinsel saldırı’ suçunu düzenleyen TCK’nın 102. maddesinin 1 ve 2. bentleri şöyle1 Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.2 Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.”Cinayetlere giden yol böyle işliyor’Yargıtay’ın içtihatı nedeniyle eşinin vücut dokunulmazlığına yönelik saldırıda bulunan sanığa ceza veremeyen Gemlik 1. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Levent Dağdeviren, beraat kararının ardından koca Z. hakkında eşe karşı yaralama’ suçundan suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Yargı mensupları, kadına yönelik şiddet vakalarında karşı karşıya kaldıkları Yargıtay kararının, “vücuda organ veya sair cisim sokulması halini cezalandıran TCK’nın 102/2 maddesi kapsamı dışında kalan” her türlü cinsel eylemin eşin rızasına aykırı da olsa yapılabileceği anlamı taşıdığı görüşünde.Dar bir bakış açısı’Ceza hukuku uzmanı Prof. Dr. Ersan Şen ise, Yargıtay kararına ilişkin şunları söyledi; “Yargıtay’ın kararı tamamıyla hatalı ve yanlış. Suçta ve cezada kanunilik prensibi nedeniyle bu karara katılmıyorum. Sen kendini kanun koyucunun yerine koyamazsın. Basit cinsel saldırı eşe karşı işlenemez’ diye kanunun neresinde yazıyor. Ama sen bunu yorumla yapıyorsun ve kıyas yapıyorsun. TCK’ya göre kıyas yapmak yasaktır. Basit cinsel saldırının şikâyete bağlı olduğu tüm insanlık için düzenlenmiş. 1. fıkrada eşi ayırmaması normal. Zaten bütün insanlara karşı suç olarak düzenlenmiş. Bunun eşe karşı suç olmadığını öngörseydi kanun koyucu bunu belirtirdi. Sen kanun koyucunun yerine geçemezsin. İlgili maddenin hangi ibaresinden bunu söylüyorsun. Aksi yazıyor bence. 2. fırkada eşi ayırması çok doğal. Bu düzenlemeyle, cinsel saldırı nitelikli olsa da evlilik birliğine yönelik saygıdan dolayı eşin şikâyetçi olması istenmiş. Karar o kadar dayanaksız ki 3 satırdan oluşuyor. Bu bakış açısıyla zorla gırtlağına basar, döver ve her türlü cinsel istek ve arzusunu gerçekleştirir. İlla ki cisim mi sokması lazım. Böyle dar bir bakış açısı olur mu?”Karar hatalı’Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Yöneticisi Dr. Gülsüm Kav, “Bu TCK’da eksik olup tamamlanmasını istediğimiz konu. Çünkü koca ancak kadının hayati organından yaralandığını kanıtlaması halinde tutuklanıyor veya ceza alabiliyor. Mevcut kanuna göre durum bu. Cinayete kadar varan evre de, yaralama, taciz, hürriyetinden yoksun bırakma, tehdit gibi adım adım ilerliyor. Şiddetin her basamağı için cezanın yarı oranında arttırılması için teklifimiz var ama Meclis’te bekliyor. Yargıtay’ın bu yorumu da mahkemenin verdiği bu karar da hatalıdır. Bu memlekette her gün bir kadın öldürülüyorsa bu somut olgunun ışında düşünülmesi ve karar verilmesi gerekir. Sadece kanun böyle diye birebir kanuna uymak zorunda değiller” dedi. GİRİŞ Uygulamada hakkında HAGB kararı verilen birçok kişi, beraat kararı verilmesi gerektiği düşüncesiyle yasa yollarına başvurmaktadır. Belirtmek gerekir ki, uygulamada yargılama makamının delilleri ve olayı hatalı bir şekilde değerlendirerek beraat kararı vermesi gerekirken, kişinin hakkında HAGB kurumunun uygulanmasını kabul ettiği hususunu da gözeterek HAGB kararı vermesi sıklıkla rastlanabilen bir durumdur. Bu durumun fazla olup olmadığı hususunun daha sağlıklı değerlendirilmesi için, Yargıtay’ın beraat kararı verilmesi gerekirken mahkûmiyet kararı verildiğine ilişkin bozma kararlarının sayısına bakmak yeterli olacaktır. Uygulamada, HAGB kararlarına karşı yasa yollarına gidilme nedeni, çoğunlukla beraat kararı verilmesine ilişkindir. Bu nedenle, hatalı hukuki nitelendirme ve delillerin hatalı değerlendirilmesine ilişkin hususların, HAGB kararı çerçevesinde yasa yollarında değerlendirme konusu yapılıp yapılamayacağı hususu bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Yazımızın temel amacı da, bu soruna ilişkin unsurların değerlendirilmesidir. HAGB KURUMUNUN HUKUKİ NİTELİĞİ 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması HAGB kurumu, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eder. Bu nedenle doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahiptir. HAGB kurumu bu özelliği nedeniyle, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca düşmesi sonucunu doğurmaktadır. Başka bir söylemle, HAGB kurumunun sanık ile Devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.[1] HAGB KURUMUNA İLİŞKİN YASAL DÜZENLEME DEĞİŞİKLİKLERİ HAGB kurumu ile ilgili yasal düzenlemenin ilk yürürlüğe girmesinden günümüze kadar pek çok değişiklik yapılmış ve HAGB ile ilgili temel kurallar adeta evrim geçirerek şimdiki hale ulaşılmıştır. Bu değişikliklere kısaca değinmek faydalı olacaktır 1 HAGB, ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 23. maddesi ile kabul edilmiştir. 2 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulanabilir hale getirilmiştir. 3 Aynı Kanun'un 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun'un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular HAGB açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır. 4 HAGB, Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden yalnızca şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilmiştir. 5728 sayılı Kanun'un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa'nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak hale getirilmiştir. 5 6008 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin 6. fıkrasının sonuna "Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez" cümlesi eklenmiştir. 6 6545 sayılı Kanun'un 72. maddesiyle de 5271 sayılı CMK'nin 231. maddesinin 8. fıkrasına "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir. YARGITAY’IN SORUNA DAİR GÖRÜŞLERİ 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesinin 12. Fıkrasına göre, HAGB kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulabilir. İtiraz mercince itirazın reddine karar verilmesi hâlinde HAGB kararı kesinleşir.[2] Uygulamada genellikle kişiler, beraat etmesi gerektiğini düşündüğü için bu yönü itibariyle HAGB kararına karşı yasa yoluna başvurmaktadır. Ancak, itiraz üzerine inceleme yapan mercii bu hususu inceleme konusu yapmamaktadır. HAGB kurumu ile ilgili kuralların ilk yürürlüğe girdiği tarihten bu yana, konu ile ilgili Yargıtay düşüncesi de değişiklik göstermiş ve birbirine aykırı kararlar üretilmiştir. Yargıtay başlangıçta, itiraz merci tarafından suçun sübutu, nitelendirilmesi gibi esasa ilişkin değerlendirme yapılamayacağını, bu gibi hukuka aykırılıkların ancak davanın düşmesi kararı verildiğinde CMK veya hükmün açıklanması veya yeni bir hüküm kurulması hâlinde CMK temyiz yasa yolu ile incelenebileceğini kararlarında belirtmekteydi.[3] Fakat daha sonra Yargıtay, bu görüşünden dönerek, aleyhe başvuru bulunması durumunda itiraz merciinin sübuta ve suçun vasıflandırılmasına ilişkin değerlendirme yapabileceği yönünde kararlar vermeye başlamıştır.[4] Yargıtay, bazı kararlarında HAGB Kararına itiraz halinde, itiraz merciinin CMK'nın 231. maddesinin 6. fıkrasında yer alan suça ve sanığa ilişkin objektif uygulama koşullarının var olup olmadığı ve hem maddi hem de hukuki anlamda işin esasına girmek suretiyle aykırılık görmesi halinde sadece gerekçesini göstermek suretiyle kararı bozup başkaca bir işlem yapmaksızın mahkemesine göndermesi gerektiğini, yeniden dosyayı ele alan hâkimin bozma gerekçesi ile sınırlı kalarak görevsizlik, düşme ya da ceza verilmesine yer olmadığına şeklinde karar vermek suretiyle sınırlı olarak hükmü değiştirebileceğini ifade etmektedir.[5] Yargıtay burada, görevsizlik, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığına şeklinde karar vermek suretiyle sınırlı olarak HAGB kararı içinde yer alan hükmün değiştirebileceğini ifade etmektedir.[6] Konumuz ile ilgili olarak ortaya çıkan sorun ise şudur Yargılama makamının hatalı değerlendirme yaparak beraat kararı vermesi gerekirken, sanık hakkında HAGB kararı vermesi halinde, bu husus olağan veya olağanüstü yasa yoluna götürülebilir mi? HAGB KARARLARINA YÖNELİK İTİRAZIN İNCELEMESİ VE BERAATE İLİŞKİN TALEPLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ HAGB kararı verildikten sonra denetim süresinde suç işleyen ve/veya yükümlülüklere aykırı davranan kişi hakkında beraat kararı verilip verilemeyeceği hususu da tartışmalı konular arasında yer almaktadır. Yargıtay’ın, CMK’nun 231/11’inci maddesi uyarınca, hükmü açıklayacak olan mahkemenin yalnızca yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabileceği, beraat kararı veremeyeceği yönünde bazı kararları vardır. Ancak; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22/01/2013 tarih ve 2013/15 sayılı kararının da ise, HAGB kararına karşı, ilk itiraz mercii olan Ağır Ceza Mahkemesi’nin dahi, hem maddi olay, hem de hukuki yönden, HAGB ile sonuçlanan mahkeme kararını inceleme konusu yapabileceği hususuna değinmesi karşısında, elbette ki; HAGB kararı verilen mahkeme tarafından da, hükmün açıklanması aşamasında, kararın esasına girilerek inceleme yapılmak suretiyle, beraat kararı verilebilmesinin mümkün olduğu hususu tartışmasızdır. Uygulamada, HAGB kararlarına yapılan itirazların neredeyse tamamı sanığın beraat etmesi gerektiğine yöneliktir. Esasa dair konuların temyiz kanun yoluna, şekli şartlara ilişkin konuların ise itiraz kanun yoluna tabi olması gerektiği yönünde görüşler bulunmaktadır. Fakat, bu durumun HAGB kararlarının itiraz kanun yoluna tabi olduğunu öngören 5271 sayılı CMK’nin 231/12 maddesi hükmünü uygulanamaz hale getireceği çok açıktır. Burada, bir yasal düzenleme değişikliğine ihtiyaç duyulduğu ifade edilebilir. Yargıtay, bazı kararlarında itiraz merciinin inceleme sırasında sadece 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği hususuyla sınırlı bir inceleme yapmayarak, incelenen kararın hem maddi, hem de hukuki yönünü ele alarak hukuka uygunluğunu denetleyeceğini ifade etmektedir.[9] Bu nedenle itiraz mercii, suçun sübutuna yönelik bir inceleme yapabilmelidir. DÜŞME KARARI VERİLMESİ HALİNDE YASA YOLUNA BAŞVURULMASI Sanığın, hakkında HAGB kararı verilmesini kabul ettiği hallerde, mahkûmiyetine ilişkin HAGB kararına yönelik itiraz incelemesi sonucunda itirazın reddine karar verilmesinden sonra, denetim süresi sonunda dosyayı yeniden ele alan yargılama makamı tarafından, 5271 sayılı CMK'nin 231. maddesinin 10. fıkrasında yazılı koşulların gerçekleştiğinden bahisle sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine kararı verilmesi ve hükmün sanık tarafından hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğinden bahisle yasa yollarına başvurulması halinde, bu hususun değerlendirme konusu yapılıp yapılamayacağı da tartışmalara neden olmaktadır. Yargıtay, düşme kararı verilmesi halinde beraat kararına ilişkin temyiz taleplerinin kabul edilemeyeceği yönünde kararlar vermektedir.[11] Yargıtay, düşme kararı verilmesi halinde beraat kararı verilmesi ilişkin temyiz taleplerin değerlendirilme konusu yapılamayacağına ilişkin şu gerekçeleri ileri sürmektedir[12] 1 HAGB, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade etmektedir. 2 HAGB doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahiptir. 3 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesinin 12. fıkrası uyarınca HAGB kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulabileceği hüküm altına alınmıştır. 4 HAGB doğurduğu sonuçlar itibarıyla yargısal sürecin kısaltılmasını, istinaf veya temyiz kanun yolu başvurularında inceleme konusunun ve buna bağlı olarak bir anlamda da yargı yükünün azaltılmasını hedeflemektedir. 5 5271 sayılı CMK'nin 231. maddesinin 10. fıkrasında yer alan düşme nedenlerinin, aynı Kanun'un 223. maddesinin 8. fıkrasında düzenlenen düşme nedenlerine göre özel düzenleme niteliğinde olup temyiz incelemesinin sınırlarının genel hükümlere nazaran kural olarak dar yorumlanmasını gerektirmektedir. 6 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinin 10. fıkrasında denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, davanın düşmesine karar verilecektir. 7 Düşme kararı verilmesi halinde temyiz merciince esasen düşme hükmü haricinde incelenecek bir hüküm bulunmamaktadır. 8 Sanık, HAGB kararının hukuki sonuçları itibarıyla devletle anlaşma sağlayarak hakkında bu kararın verilmesini kabul etmektedir. Yargıtay, yukarıda belirtilen gerekçeleri gözeterek, sanığın düşme hükmüne yönelik temyiz davasının, 5271 sayılı CMK'nin 231. maddesinin 10. fıkrasında öngörülen şartların varlığıyla sınırlı olarak incelenmesi gerektiğini, bu yöndeki dar yorumun kanunun amacına uygun olduğunu, sanığın lekelenmeme hakkı ve buna bağlı olarak adil yargılanma hakkının ihlâli sonucuna yol açmayacağını ifade etmektedir.[13] HAGB KARARINA KARŞI KANUN YARARINA BOZMA YOLUNA GİDİLMESİ Yargıtay, HAGB kararının kesinleşmesi halinde, HAGB kararı dışındaki unsurlarla ilgili olarak “kanun yararına bozma” yoluna gidilebileceği kanaatindedir.[14] Burada denetim; 5271 saylı CMK’nin 231/5-14. Maddelerinde ifade edilen koşullara uygun şekilde yapılmalıdır. Tespit edilen hukuka aykırılıklar kararın bozulmasını gerektirecek derecede kuvvetli ise karar bozulur. Bununla birlikte dosya yeniden yargılama gerektiriyorsa yerel mahkemeye, aksi halde Yargıtay’a intikal ettirilir.[15] Takdir hakkının hatalı kullanıldığı iddiası ile KYB yasa yoluna gidilememesi Yargıtay, yargıcın takdir hakkının hatalı kullanıldığına ilişkin iddiaların olağanüstü bir kanun yolu olan KYB konusu yapılmasının mümkün olmadığını kararlarında ifade etmektedir.[16] Bu nedenle, beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkin yasa yolu başvurularının delil takdirine dayandığı hallerde, kararın bozulması yönündeki talepler itibar görmeyecektir. Hükmün içeriğinin denetlenmesi halinde Yargıtay, hukuka aykırılığın hükmün içeriğinin denetlenmesini gerektirmesi halinde, bu hususun Kanun Yararına Bozma KYB konusu yapılamayacağını düşünmektedir. [17] Delillerin takdirinde hataya düşüldüğü iddiası ve KYB yasa yolu Yargıtay, kişinin HAGB kararlarına karşı delillerin takdirinde hata yapıldığını ve beraat kararı verilmesi gerektiğine yönelik Kanun Yararına Bozma yoluna gidilmesi yönündeki taleplerinde dahi, delillerin takdirinde hataya düşüldüğünden bahisle KYB yoluna başvurulamayacağını kararlarında ifade etmektedir.[18] Yargıtay bazı kararlarında, HAGB kararının yukarıda belirtilen özellikleri bağlamında, temyiz ve istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen HAGB kararlarının ülke çapında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceğini kabul etmektedir.[19] Ancak belirtmek gerekir ki, hakkında HAGB kararı verilen sanığın beraat etmesi gerektiğine ilişkin KYB talepleri uygulamada değerlendirme konusu yapılmamaktadır. HAGB kararına karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilememesi HAGB ile ilgili olarak, ortada kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmadığından Yargılamanın yenilenmesi CMK yoluna kararın uygulanma sürecinde gidilemeyecektir.[20] Bu nedenle, beraat yerine HAGB kararı verilmesi halinde, bu karar yargılanmanın yenilenmesine konu olamayacaktır. ANAYASA MAHKEMESİNİN KONUYA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ Anayasa mahkemesi, kişinin yargılama sonunda hakkında beraat kararı verilmemesi halinde lehe hükümler kapsamında HAGB kararı verilmesini talep ettiği hallerde, yargılama sonunda eksik incelemeye dayalı olarak verilen mahkûmiyet kararının temel hakları ihlal ettiği iddiasını, başvurucunun talebi üzerine HAGB kararı verilmiş olması ve temyiz yoluna başvurmayı mümkün kılan bir karar verilmesini başvurucunun tercih etmediği hususunu dikkate alarak dayanaktan yoksun bulmakta ve bu açıdan bireysel başvuruyu reddetmektedir.[21] Anayasa mahkemesi, 5271 sayılı Kanun'un 231, maddesinin 6 numaralı fıkrasına göre sanık kabul etmediği takdirde HAGB kararı verilmeyeceğini, Bu durumda ilk derece mahkemesince temyizi mümkün karar verilebileceğini dikkate almaktadır. Başka bir söylemle Anayasa mahkemesi, haklarında HAGB kararı verilmesini kabul eden sanıkların, verilen kararın Yargıtay’da yapılacak esas ve usul incelemesini talep etme hakkından da vazgeçtikleri şeklinde yorumlanması gerektiğini ifade etmektedir. [22] Anayasa mahkemesi, HAGB kararı verilmesini kabul eden sanıkların, söz konusu karar ile ortaya çıkan menfaatlerden yararlanmayı tercih ettiğini göz önüne almaktadır.[23] Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, HAGB kararının temel haklan ihlal ettiği iddialarının temyiz incelemesinde de ileri sürülebilecek iddialardan olduğunu, Başvurucunun talebi üzerine HAGB kararı verildiğini ve istinaf/temyiz yoluna başvurmayı mümkün kılan bir karar verilmesinin tercih edilmediği gerekçesiyle, delillerin eksik ve hatalı değerlendirilmesi sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına HAGB karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına yönelik başvuruların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermektedir.[24] SONUÇ HAGB kurumu, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki sonuçlarını doğurmasa da, sanık açısından bir takım hukuki sonuçların doğumuna yol açabilmektedir. Yargılama aşamasında, HAGB ve beraat kararı arasında sıkışan kişilerin, HAGB kararının verilmesine rıza göstermeleri son derece doğaldır. Bu tercihin ceza yargılaması sürecinin baskısı altında gelişmesi beklenebilir bir durumdur. Başka bir söylemle, bu tercih cezaya uğrama olasılığının yarattığı baskı sonucunda ortaya çıkmaktadır. HAGB kararının uygulanmasının kabul edilmesi, kişilerin beraat kararı verilmesi gerektiğine yönelik taleplerinin yasa yolları aşamasından dinlenilmemesi veya dikkate alınmaması sonucunu doğurmamalıdır. Beraat kararı verilmesi gerekirken HAGB kararı verilmesi hali adli hata kavramı ile özdeşleştirilebilir. Bu durumun sayısal fazlalığı toplumun adalet sistemine karşı güvensizlik düzeyini artıracaktır. Bu yüzden, kişilerin HAGB kararlarına karşı, beraat kararı verilmesi gerektiğini ilişkin bozma taleplerinin yasa yolları aşamasında değerlendirilmesi gerekir. Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder. - [1] YCGK’nun tarihli ve 346–25 sayılı kararı. [2] YCGK, E 2017/621, K 2018/476, KT [3] YCGK, gün ve 2009/13-12 sayılı kararı. [4] YCGK, gün ve 534-15 sayılı kararı. [5] YCGK, tarih, 2012/10-534 esas ve 2013/15 sayılı kararı. [6] E 2014/32524, K 2014/37202, KT [7] E 2011/33993, K 2013/6087, KT [8] YCGK kararı için bkz.; E 2014/1878, K 2014/2141, KT 27/02/2014. [9] YCGK, gün ve 2013/15 sayılı kararı. [10] E 2014/1878, K 2014/2141T, KT 27/02/2014. “…somut olayda tefecilik suçundan açılan kamu davasında sanığın 1 yıl 8 ay hapis ve 80,00TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı CMK’nın 231/5 maddesi uyarınca hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair verilen karara sanık müdafii tarafından suça konu çekin sanığa ciro yoluyla intikal ettiği, çek lehtarının beraet edip sanığın mahkumiyetine karar verilmesinin doğru olmadığı, savunmanın dikkate alınmadığı belirtilerek itiraz edildiği nazara alınıp iddia ve savunma değerlendirilerek gerekçeleriyle itiraz konusunda denetime elverişli bir karara varılması gerekirken maddi olay ve hukuki yönden irdelemeye yer vermeyen yetersiz gerekçe ile itirazın reddine karar verilmesi isabetsiz, bu itibarla kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden…” [11] YCGK, E 2017/621, K 2018/476, KT “…Görevi kötüye kullanma suçundan yapılan yargılama sırasında savunması alınan ve hakkında verilecek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını kabul ettiği anlaşılan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, bu karara yönelik itiraz incelemesi sonucunda itirazın reddine karar verildiği, denetim süresi sonunda dosyayı yeniden ele alan Özel Dairece, CMK'nın 231. maddesinin onuncu fıkrasında yazılı koşulların gerçekleştiğinden bahisle sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine karar verildiği ve hükmün sanık tarafından hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğinden bahisle temyiz edildiği olayda;… Bu itibarla, sanık hakkında kurulan kamu davasının düşmesine ilişkin hükmün, CMK'nın 231. maddesinin onuncu fıkrasında yazılı koşullarla sınırlı olarak incelenmesinde; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihinden itibaren başlayan beş yıllık denetim süresinin, düşme hükmünün kurulduğu tarihinden önce tarihinde dolduğu ve sanığın güncel adli sicil kayıtlarına göre bu süre içerisinde kasıtlı suç işlemediği anlaşıldığından, Özel Dairenin düşme kararı isabetli olup sanık ...’in temyiz itirazlarının reddi ile sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kurulan düşme hükmünün onanmasına karar verilmelidir…” [12] YCGK, E 2017/621, K 2018/476, KT [13] YCGK, E 2017/621, K 2018/476, KT [14] “...Yasa yararına bozma yasa yolu ise, temyiz ve istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlere karşı başvurulabilen olağanüstü bir yasa yolu olup; amacı, ülke sathında uygulama birliğine ulaşılması, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesidir. Bu yasa yoluna başvurabilmenin ilk ve temel koşulu verilen hüküm veya kararın istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş olmasıdır..”, karar için bkz.; YCGK, E 2010 / 2-76 , K 2010 / 77, KT [15] İlgili Kararlar İçin Bkz. YCGK., E., 2010/252 K.; Y2CD., 2009/26843 , 2010/614 [16] YCGK,E2014/ “…Bu bilgiler ışığında uyuş mazlık konusu değerlendirildiğinde; Sanık hakkında hakaret ve kasten yaralama suçlarından mahkûmiyet hükmü kurulurken 5271 S. CMK'nun 231. 6. b bendi değerlendirilerek, hüküm “kişilik özellikleri gözönünde bulundurularak ileride yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varılmadığı”, hükmün gerekçe bölümünde de; “ısrarlı suç işlemeleri ile gözlenen kişilikleri nazara alınarak ileride suç işlemekten çekinecekleri konusunda vicdani kanaat oluşmadığı” gerekçe gösterilmek suretiyle HAGB hükümlerinin uygulanmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim sözkonusu gerekçenin varlığı, sanık hakkındaki diğer mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelemesi sonucunda YCGK’nun gün ve 4-54 S. kararında da kabul edilmiş ve bu gerekçe yerinde, yeterli ve dosya kapsamına uygun görüldüğü için ilgili hükümlerin onanmasına karar verilmiştir. Buna göre, sanık hakında HAGB uygulanmasına yer olmadığına karar verilirken gerekçe gösterilen olayda, gerekçe gösterilmediğinden bahisle ileri sürülen KYB talebi isabetsizdir. Gerekçenin kanun tekrarı niteliğinde ve yetersiz olduğu iddia edilerek dosya kapsamına uygun ve yerinde olup olmadığına yönelik değerlendirme yapılması gerektiği düşünülebilecek ise de; sanık hakkında subjektif şartın gerçekleşmediği gerekçesine dayalı olarak HAGB uygulanmamasına yönelik kararda, takdir hakkının hatalı kullanıldığının olağan kanun yolu olan temyiz başvurusunda ileri sürülmesi mümkün iken, olağanüstü bir kanun yolu olan KYB konusu yapılması imkanı bulunmamaktadır. Bu itibarla, KYB talebinin reddine karar verilmelidir…” [17] “…HAGB kararının üzerine inşa edildiği hüküm, daha sonra davanın düşmesi kararı verildiğinde veya hükmün açıklanması ya da yeni bir hüküm kurulması halinde varlık kazanacağından ve ancak bu halde 1412 S. CMUK’nun 305 ve 5271 223. maddeleri uyarınca temyiz edilebilme olanağına kavuşabileceğinden, bu aşamadan önce henüz hukuken varlık kazanmamış bulunan, bu hükmün temyiz merciince denetlenebilme olanağı bulunmamaktadır. KYB yasa yolunun ise temyiz ve istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlere karşı başvurulabilen olağanüstü bir kanun yolu olup, amacının ülke sathında uygulama birliğine ulaşılması, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi olup bu kanun yoluna başvurulabilmesi için ilk ve temel koşulun, verilen hüküm veya kararın istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş olmasıdır. Sonuç YCGK'nun 29/06/2010 gün ve 11/70-159, 22/05/2012 gün ve 2011/8-498 Esas, 2012/211 S. kararlarında da açıklandığı üzere HAGB kararı sadece CMK'nun 231. 5-14 fıkralarında belirtilen suça ve sanığa ilişkin objektif koşulların oluşup oluşmadığı noktasında KYB incelemesine konu olabilecek, HAGB kararının üzerine inşa edildiği hüküm ise henüz hukuken varlık kazanmadığından incelemeye tabi tutulamayacak, bilahare davanın düşmesi kararı verildiğinde veya hükmün açıklanması ya da yeni bir hüküm kurulması halinde KYB incelemesine konu olabilecektir. KYB talebinde belirtilen hukuka aykırılığın hükmün içeriğinin denetlenmesini gerektirmesi nedeniyle KYB konusu yapılması olanaklı bulunmadığından ve KYB yoluna gidilemeyeceğinden,AB'nın bu yöndeki KYB talebinin REDDİNE; gününde oybirliği ile, karar verildi…”; Diğer emsal karar için bkz.; “…1 Tebliğnamenin 1 bozma görüşünün a ve b bentlerine ilişkin yapılan incelemede; AB'nın KYB isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen 1 görüşün a ve b bentleri yerinde görüldüğünden; Kırkağaç SCM’nin 26/02/2008 tarihli ve 2007/193 Esas, 2008/44 S. Kararının 5271 S. CMK'nin 309/4 d M. gereğince kanun yararına bozulmasına, hüküm "CMK'nin 231/8. M. uyarınca 5'er yıl süre ile" ibareleri çıkartılarak yerine, "5395 23. M. gereğince 3'er yıllık süre ile" ibarelerinin eklenmesine; hükmün diğer bölümlerinin aynen korunmasına, 2 Tebliğnamenin 2 bozma görüşüne ilişkin yapılan incelemede;…..KYB talebinde belirtilen hukuka aykırılığın hükmün içeriğinin denetlenmesini gerektirmesi nedeniyle KYB konusu yapılması olanaklı bulunmadığından ve KYB yoluna gidilemeyeceğinden,AB'nın bu yöndeki KYB talebinin reddine; dosyanın mahalline gönderilmek üzere YCB’na tevdiine; gününde oybirliğiyle karar verildi…” [18] E 2015 / 3579 ,K 2015 / 8956,KT “…Görevi kötüye kullanma suçundan ….KKYB istemine konu kararda, CMK'nın 231/5. uygulanma koşulları yanında itiraz incelemesine konu kararın esasına ilişkin değerlendirmenin de yapılmış olması ve Dairemizce de benimsenen YCGK’nun tarih ve 2010/2-29 E. 2010/56 K. S. ilamında da kabul edildiği üzere; delillerin takdirinde hataya düşüldüğünden bahisle KYB yoluna başvurulmasının, bu olağanüstü kanun yolunun amaç ve kapsamıyla bağdaşmaması karşısında, KYB isteminin REDDİNE, …” [19] YCGK, E 2015/392, K 2018/389, KT Yargıtay, HAGB kararına karşı KYB yoluna gidilmesi yolunun açık olması gerektiği noktasında aşağıda belirtilen hususları dikkate almaktadır 1HAGB, sanığın belirli sürelerle denetime tabi tutulmasını öngörmektedir. 2 HAGB kararı adli sicile işlenmese dahi kendisine mahsus bir sisteme kaydedilmektedir. Adli sicil kaydında gözükmektedir. 3HAGB kararı, 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra ikinci kez hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine engel oluşturmaktadır. 4HAGB kararı bünyesinde bulunan müsadere, yargılama giderleri ve bu kapsamda vekâlet ücretinin sanığa yüklenmesi bakımından hukuki etkileri bulunmaktadır. Bu yüzden HAGB kararının, esasında kesin bir hükmün bir kısım hukuki sonuçlarını doğurduğu söylenebilir. [20] Kumbasar, Enver, 2012. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması. Ankara Seçkin Yayınları, [21] E 2012/833, KT BN2012/833 “….1. Başvurucu, Sivas 3. AsCM’nde resmi belgede sahtecilik suçundan yargılandığı davada eksik inceleme neticesinde hakkında hapis cezasına hükmedilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür….” [22] Konuya ilişkin AİHM kararı için bkz. Adnan Erkuş/Türkiye, B. No 61196/11, 4/12/2012, prg. 22. [23] Anayasa Mahkemesi, Bireysel Başvuru, Başvuru Numarası 2014/97, KT Karar için bkz.; RG S. 29883, T. [24] Anayasa Mahkemesi, Bireysel Başvuru, Başvuru Numarası 2014/97, KT Karar için bkz.; RG S. 29883, T. “… A. Olaylar 4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir 5. Başvurucu, 8/6/2012 tarihinde eşi ile birlikte uçakla Ankara'dan İstanbul'a seyahat etmiş ve Sabiha Gökçen Havaalanına inmiştir. 6. Havaalanından çıkışta güvenlik görevlisiyle yaşanan tartışma nedeniyle başvurucu hakkında P…. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İ…. 16. Sulh Ceza Mahkemesinde Mahkeme tehdit ve hakaret iddialarıyla kamu davası açılmıştır, 7. Yargılama aşamasında müşteki, başvurucunun eşi ve olay yerine gelen iki güvenlik görevlisi tanık olarak dinlenmiştir. 8. Mahkeme 18/7/2013 tarihinde, toplanan belgeler ve dinlenen tanık beyanları doğrultusunda başvurucunun hakaret suçundan mahkûmiyetine hükmetmiş; sonrasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına HAGB karar vermiştir. Tehdit suçlamasından ise beraat hükmü kurulmuştur. 9. Başvurucu, hakaret suçuna ilişkin karara karşı İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesine itiraz etmiştir. Asliye Ceza Mahkemesi 16/12/2013 tarihinde başvurucunun itirazını reddetmiştir. 10. Ret kararı başvurucuya 2/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. 11. Başvurucu 3/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur…”

eşe karşı basit yaralamada beraat